- İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak insan onuruna; ağlatmak ise insan yüreğine yapılmış en çirkin saldırıdır.
- Saygı, korkmak ve çekinmek değildir. Sözcüğün kökenine göre, bir insanı olduğu gibi görebilme yetisini, onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmeyi belirtmektedir. Saygı, diğer kişinin, dilediğince büyüyüp gelişmesine duyulan ilgi anlamına gelir.
- Başka birisine kendime yetemediğim için bağlanıyorsam, karşımdaki kadın ya da erkek benim için bir cankurtaran olabilir belki ama aramızdaki bağ sevgi bağı olamaz. Çelişik gibi görünse de yalnız kalabilme yeteneği sevebilme yeteneğinin tek koşuludur.
- Hayatımıza giren herkes değerlidir, ama herkes özel değildir. Saygı hepsine, sevgi layık olana verilir.
- Bir insan başka birine ne verir? Kendisinden verir; sahip olduğu en değerli şeyden, ?yaşamından? verir. Bu, o kişinin yaşamını diğer insan için feda ettiği anlamına gelmez aksine kendi içinde yaşattıklarından veriyordur; Sevinçlerinden, ilgi duyduğu şeylerden, anlayışından, bilgisinden, mizahından, üzüntüsünden- içinde canlı olan her şeyden. Ve bazen bir şeyler vermek için bir bakış bile yetebilir.
- En zor şartta bile, En kızgın anda bile, En beklenmedik yerde bile Açan şemsiyedir, Sevgi...
- Bir insanı hiç bir sebep yokken, yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir.
- Gerçekleri görmek, hayır diyebilme cesaretidir. Güçlülerin emirlerine karşı gelebilmektir. Uyanış ve insan oluştur.
- - Yalnızlık duygusunun yaşanması korku uyandırır,gerçekten de tüm korkuların kaynağıdır bu.Yalnız olmak,her şeyden kopmak,insana özgü güçleri kullanamamak anlamına gelir.Bu nedenle yalnız olmak,çaresiz olmak,dünyayı - insanları ve nesneleri -kendi gücüyle kavrayamamaktır ;bu,dünyanın ben karşı koymadan üzerime saldırması demektir.Bu nedenle yalnızlık duygusu yoğun bir korku uyandırır.Bunun dışında utanma ve suçluluk duygusuna neden olur.Yalnızlığın yarattığı suçluluk ve utanma duygusu,Adem ile Havva'nın Kitabı Mukaddes'te ki öyküsünde ifade edilmiştir.Adem ile Havva,'' iyilik ve kötülük bilgisi ağacının '' meyvesinden yedikten,Tanrı'ya baş kaldırdıktan,(karşı koyma özgürlüğü olmadan,iyi ve kötü diye bir şey söz konusu olamaz)ilk başlangıçtaki doğayla aralarında bulunan o hayvansal uyumdan kurtulup insan olduktan,daha doğrusu insani bir varlık olarak yeniden doğduktan sonra,''çıplak olduklarını'' fark eder utanırlar.Şimdi bundan böylesine eski ve esaslı bir mitte,19 yy'ın katı ahlak anlayışının bulunduğu,anlatılmak istenilenin cinsel organların görünmesinden duyulan utanma duygusunun olduğu sonucunu mu çıkaracağız ? Bunu düşünmek bile saçma,öyküye Victoria çağı anlayışıyla yaklaşırsak,öykünün asıl önemli yanını gözden kaçırırırz ; Erkekle kadın kendilerini ve birbirlerini fark ettikten sonra yalnızlıklarının,farklı cinsten olmaları nedeniyle ayrı ve farklı olduklarının bilincine varmışlardır.Yanlızlıklarının farkına varmışlardır ama birbirlerini sevmeyi öğrenemediklerinden,birbirlerine yabancı kalmışlardır.(Havva'yı savunacağı yerde,Adem'in kendini savunup suçu Havva'nın üstüne atması bunu açıkça göstermektedir.)Sevgiyle birleşme olmadan insanın yalnızlığının farkına varması,utanma duygusunun kaynağıdır.Bu aynı zamanda suçluluk duygusunun ve korkunun da kaynağıdır. Erich Fromm / Sevme Sanatı / Sayfa 18-19
- - Özenme,kıskançlık,hırs ve her türlü aç gözlülük,bunların hepsi tutkudur,oysa sevgi zorla değil,sadece özgürlük içinde gerçekleşebilecek,insana özgü güçlerin açığa çıktığı bir eylemdir.Sevgi,bir etkinliktir,pasif bir duygu değildir.Sevgi,insanın kendi içinde geliştirdiği bir şeydir,bir şeye sürüklenmesi değil.Sevginin etkin özelliği en genel biçimde şöyle tanımlanabilir : Sevgi ilk önce vermektir,almak değil. Erich Fromm / Sevme Sanatı / Sayfa 33