Tony yanıma çömelip beni kurularken; "Bir gün Christopher Columbus'u yeneceksin!" dedi.
Peter'ın ellerine baktım. Sabit, güçlü, kare parmaklı ve kahverengilerdi. Bir şeyleri sıkıca kavrayabilecek veya havaya bir kestane fırlatabilecek ellerdi. Sonra kendi ellerime baktım. Gariptiler; bükülmüş, parmakları çarpık, bir çift insan elinden çok kıvrılmış iki yılana benzeyen devamlı kıpırdayan ve titreyen, asla hareketsiz kalamayan ellerdi.
Onların gözlerine, bende bir tuhaflık fark edip etmediklerini görmek için uzun uzun bakıyordum
Tuhaf bir pozisyon gibi görünüyordu; kafam neredeyse bacaklarımın arasında ve sırtım bir tirbuşon kadar eğri duruyordu. Ama en güzel resimlerimi bu şekilde yapmıştım
Artıkresim bile yapamıyordum; hiçbir şeye karşı ilgim kalmamıştı; çünkü annemin öleceğini düşünüyordum.
Hâlâ konuşamıyordum ama bir şekilde, yeni arkadaşımla beraberken konuşmanın çok fazla bir anlamı kalmıyordu. Kendimize ait, garip, bilinçsiz bir dilimiz var gibiydi; birbirimizi kendimize özgü bir şekilde ifade edebiliyorduk.
Resim, hayatımdaki tek büyük aşkım olmuştu, dikkatimi yönelttiğim esas hedefti. Boyalarımın ve fırçalarımın yörüngesinde yaşıyordum.
Elimi ellerinin arasına aldı ve benimle gurur duyduğunu söyleyerek alnıma bir öpücük kondurdu.Sol ayağım ve ben yine kazanmıştık!
On üç yaşında hâlâ kendini veya kendi yeteneklerini kullanılabilecek kadar yeterince keşfedememiş küçük bir ressamdım
Bir sakat olarak, mahallemizdeki en hoş ve en çok konuşulan kızla arkadaşlık yaptığım için gizlice gurur duyuyordum
E. L. James
Albert Einstein
Ernest Hemingway
Julian Barnes
İmam Gazali
Sylvia Plath
H. G. Wells
John Fante
Murat Gülsoy
Samiha Ayverdi