- Bu yalnız, kuş uçmaz kervan geçmez kasabalarda ilk görünce hep böyle olurdu. Dunyadan kopar bir sonsuzluk içinde uçsuz bucaksız gider gider, sonsuzlugun açısında, sonsuzluğunda, yokluğunda erirdi.
- Mersi, mersi, dedi Hüsam, çok mersi. Ne güzel pilavdı. Bu Anadolu kadını gibi güzel pilav yapan yok.
- Ona kalsa beş vakit namazını ona, yirmiye çıkarırdı ama şu kasabaların pasaklı memurlarının karıları namaz kılana, oruç tutana şöyle bir tepeden bakıyorlar, aşağılıyorlardı.
- "Bir kuş bile uçmuyor. Sahi Remzi biz buraya indik ineli hiçbir canlı gördük mü? Bir kuş, bir böcek, bir kurbağa, bir sinek... Ne tuhaf ikimizden başka bir canlı yok." "Yok," diye iç geçirdi Remzi Tavdemir. "Şu koskocaman asfaltı yapmışlar, kimse geçmesin diye mi?"
- Remzi Bey tanımadığı insandan, tanımadığı yerden korkardı. Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir? Tanışmadan, konuşup görüşmeden bir insan kokuludur, başka bir şeydir. Yani başka bir şeydir. Konuşup görüşüncedir ki işte o zaman insan olur.
- Kulağı kirişteydi, ilk horozlarda yataktan fırladı, yüzüne bir iki avuç su atıp dışarıya çıktı. Evde herkes uyuyordu.Dokuma tezgahları hüzünlü, kanları çekilmiş, ölü gibi sessiz öylece ortalıkta duruyorlardı. Kafasında tezgahların gürültüsü, mekiklerin işleyişiyle yola düştü. Az sonra balıkçılar ardı ardına rıhtımdan denize açılacaklar, denizin ta ucunda, arkasında yitip gideceklerdi. Temel Reis de gidecekti kocaman mavi motoruyla. Mavi motor çok mavi bir kuşa benziyordu. Temel Reis öyle diyor, motorunu, mavi kuşum diye seviyordu.
- Rıhtıma gelip de kayasının kovuğuna girip seyretmeye başladığında ilk balıkçı motoru denize açılıyordu. Bu ilk motor,uzun boyunlu, kırmızı yüzlü, yüzü bir yırtıcı kuşun yüzüne benzeyen Kara Osman Reisindi. Şu Kara Osman Reis var ya,Reise kurban olsun, hiçbir şeye benzemiyordu. Yanında da hiçbir tayfayı barındırmıyordu.
- " Her tayfa onunla ancak bir kere denize çıkıyor, sonra canını karaya zor atıyordu. Çoğu kez denize ancak iki, çok çok üç tayfayla çıkabiliyordu.İnsanlara deli gibi kızıyordu. Hep kendisi haklıydı. Ne yapsa, ne etse hep kendisi doğruydu. Yeryüzündeki tekmil yaratıklar ona kötülük yapmak için var olmuşlardı... "
- "Bu limana kış, bahar aylarında Karadenizden, Marmara-dan, Çanakkaleden çok balıkçı teknesi geliyordu. Türlü türlü tekneler, insanlar rıhtım boyunca kıyıyı dolduruyorlardı."
- "Kara Osman Reisin arkasından "Ekmek Parası" motoru ayrıldı limandan. Onun arkasından da, çok yeşil "Derya Gülü" açıldı. Sonra sırasıyla birer ikişer, dumanlarını salıvererek, pat-pat, denize yürüdüler ötekiler de. Temel Reis de gitti. Salih saydı, dokuzuncu motor onun bindiği motordu. Temel Reisin boynunda her zaman kırmızı bir mendil dolalı olurdu."