- - Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir. Sarıverir insanı sıcaklığı.
- - Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir. Sarıverir insanı sıcaklığı.
- Uzaktan, İstanbuldan uğultular geliyor, Kızıl kanatlı yırtıcı kuş menekşenin üstünde, göğsünü esen yele verip kanatlarını germiş süzülüyor, Önümde İstanbul şehrinin acımazsızlığının, yitmişliğinin, kendi kendini, insanlığını unutmuşluğunun, çok şeyler yitirmişliğinin bir anıtı, yüzlerce kuş başından dikilmiş bir anıtı duruyordu.
- Kuşlar unutkan olurlar, gene gelecekler.
- Azgın suratlı, bereli adamlar, gözleri velfecr okuyan, camiden Allah'la yaman bir dövüşten çıkmışçasına, yüzlerinin olanca nurunu orada, içerde bırakmış çıkan insanlar, Mümin mi bunlar, bu öfkeden bastıkları yeri çatlatanlar, bunlar mı mümin? Kuşlar da başlarını alıp gittiler çoktan...
- - İnsanlık öldümü? dedim
- Yok, dedi, ölmedi, ölmedi ama bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde.
- Nerede kaldı acaba?
Mahmudun yüzü bir an sevinç ışığında şakıdı. İnsanlık belki Mahmudun bu ağız dolusu gülücüğünde, yürek dolusu sevincindedir, kim bilir, belki kuşlarda gitti, dedi Mahmut.
Sonra hiç konuşmadık. Kuşlarda gitti, kuşlarla birlikte de... Ne olacak kuşlarda gitti. - Köylüler toprağa saban atmadan önce,
Büyük bir ateş yakarlar,
Sevinç türküleri söylerler,
Yalımlar her yanı sarar,
Dağların doruğunda ışıklar patlar. - Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz.
- Denizin kıyısına sıralanmış evlerin hepsinin de rengi silme, aktı. Adadaki üç yel değirmenin de rengi apaktı. Üç değirmen de, her an, ışığa batıyor çıkıyordu. Poyraz Musa ortadaki küçük tepenin üstüne oturtulmuş yel değirmenine doğru yollandı. Değirmenin kanatları ağır ağır dönüyordu. s8
- Ne olursa olsun kadın konuşmuştu. Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp ta içine gömüldü müydü, sonu felakettir."