- İnsanların üstüne çok varmamalı. Öldürmeli, dövmeli, ama üstlerine çok varmamalı. Donsuz, çırılçıplak, köyüne, evine girmesi bir adama ölümden zor gelir. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli. Ben Abdi Ağadan biliyorum. Yoksa... Korkmalı insanların bu tarafından. Aşağı görmemeli insanları...
- "Bir türkü duyulur... Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse... Genç söylerse başka türlü olur, yaşlı söylerse... Dağda söylenirse başka, ovada, ormanda, denizde başka türlüdür. Hep ayrı ayrı tattadır. Sabahleyin başka, öğle, ikindin, akşamlayın başkadır." (SAYFA 62)
- "Hasan, sen oğlum değil misin? Sen benim zürriyetimden olmadın mı Hasan? Kurtaramaz mısın babanı? İşte önümde yüzlerce kırmızı yılan, bunlar yılan değil, kanı yerde kalmış insanlar. Öldürülmüşler de öçleri alınmamış. Kırmızı yılan olaraktan hortlamışlar. Beni bunlara çoban yaptılar Zebaniler. Benim de kanım yerde kalırsa beni de böyle güttürecekler. Babanın bu haline nasıl dayanıyorsun Hasan? Oğlum değil misin? Acımıyor musun bana? Ben kırmızı bir yılan olup kıyamete kadar böyle sürünmeye layık mıyım Hasanım, yavrum.... Aaaah, yılanı öldürseler, yılanı öldürseler Hasan.... Aaah, Hasan." (SAYFA 92)
- Baharda en çok denizler bahar kokar.
- O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.
- Onların bizim gibi bellenmiş duaları da yok. Her isteyen çoluk çocuk,genç yaşlı olsun,şeyh olsun,emir olsun herkes güneşin karşısına geçer içinden o anda ne geçiyorsa güneşe söyler. Belki de insan soyunun şimdiye kadar söylediği en güzel dualar bunlardır. Belki de en güzel türküler, en güzel şiirler bu dualardan çıkmıştır. Belki de Mezopotamyanın bütün destanlarının temelinde bu dualar vardır.
- İnsanlık çok eskidir oğlum. Milyonlarca,milyarlarca insan,milyarlarca düşünce yaratmışlar. Milyarlarca destan,türkü,şiir yaratmışlardır. Şu insanların birinci derdi de kendinin ve insanların gizine ulaşma çabası olmuştur. Bugün, insan evrende insanı bildiği kadar hiçbir şeyi bilmez. İnsan insan olduğundan bu yana öldürmekten,savaştan iğrenmiştir ya gene de öldürmüştür.
- Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki... Yüz bin yıl su altında yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi...
- Geceler biraz soğuktu ama,gökte kocaman ışıltılı yıldızlar vardı.Hep yıldızlara bakardık.Bazı geceler de gökyüzünü yıldızlarla döşeli bulurduk.O zaman sevincimize sınır yoktu.Ve bizler umutla doluyduk.Sıkıntılardan,acılardan sonra gelecek günlerin daha güzel olacağına inanıyorduk.Bu umutlar,bu hayaller benimdi.Ben söylerdim,Durmuş Ali dinler ve onaylardı. Sarı Sıcak-YATAK
- Burada, kadınlarla Mehmet Efendi arasında değişme aracı para değil,zahiredir.Kadın para görmez.Kadına paranın gerekliliği de yoktur. Sarı Sıcak-Dükkancı