- Bu insanlar, ne insanlar böyle? Faydalarının dışında gözleri dünyayı görmüyor. Görmüyor değil, bir kuruş için bir insana kıyabiliyorlar.
- İnce Memed , ağayı öldürmeye gittiğinde, ?Beni öldürmen neye yarar, bir ağa gider, başka bir ağa gelir,? demişti. ?Olsun,? diye karşılık vermişti İnce Memed, ?benim yerime de başka bir İnce Memed gelir.?
- Sayfa 57; Öfkeyi bıraksak da, düşünüp taşınsak da, gerçekten kötü olan bu düzenden yakayı kurtarsak... Ne dersiniz, geç kalmadan bu işe hemen başlasak.
- "Evet sayın kardeşlerim diye gene başladı filler sultanı, gırtlağını temizleyerek. Insanlar tuhaftırlar, tuhaf kılıklı karıncadan da beter. Çünkü o insanların yasaları berbattır. Biri yer, bini bakar, kıyamet de ondan kopar derler, bir türlü o bekledikleri kıyamet kopmaz. Bini çalışır aç kalır, on bini, yüz bini çalışır aç kalır, yalnız birisi döke saça yer, tıksırıncaya kadar yer yer doymaz. Her çağda bir şey uydururlar, şimdi bütün işleri güçleri beşe alıp ona satmaktır bir şeyi. Toprağı alıp toprağı satıyorlar, ağacı suyu, insanı, ellerine ne geçerse, analarını, babalarını, çocuklarını, karılarını, gözleri şu evrende neyi görürse alıp satıyorlar. Taşı alıp taşı, yıldızı, altını, elması, çiçeği, yüreklerini, gözlerini alıp satıyorlar... Insanlar kendilerini bir alıp satma deliliğine kaptırmışlar ki, delilik derim sana.. Evrende ne bulurlarsa alıp satıyorlar. Inanın bana yaratık kardeşlerim, bu insanlar bizim tuhaf kılıklı karıncadan da daha tuhaf. Bu alıp satma deliliği onların başına bir iş açacak ama, bu kesin ya, bunun zararı biz yaratıklara da dokunmasa.. Bu her şeyi alıp satmaları, bu delilikleri şimdiye kadar yaşadıkları deliliklerin en korkuncu. Alırım beşe de satarım ona, bir iş açacak insanların, dünyamızın başına. Allah bizi, dünyamızı insanların şerrinden esirgesin. "Amin", diye gürledi yaratıklar. Insanlar bunu da gök gürültüsü sandılar. / yaşar kemal filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca s 80,81
- Diyarbakır aydınları, eğer doğuya bir üniversite açılacaksa, bunun Diyarbakırda olmasını daha uygun buluyorlar. Gösterdikleri sebepler de akla yakın. Bence şehirlisinin yüzde yetmişi okuryazar olmayan bir diyarda üniversiteden söz açmak, çalıyı tepesinden sürümek demek olur. Doğu üniversitesi değil, doğuda ilkokul seferberliği... Sayfa:19
- Zor olan işte budur. Doğuda bundan zor bir iş yok. Bir kız, istersen en çirkin, en fakir olsun, fiyatı iki binden aşağı değildir. Getirirsin iki bini, alırsın... kızı! Zengin kızların fiyatı otuz bine kadar yükseliyor. Son zamanlarda kızları kamyonla değiştiriyorlar. Bir kamyona bir kız... Kızların sayesinde makinalaşıyoruz. Sonra yetmişlik, seksenlik ihtiyarların on beşinde, gül gibi karıları var. Kim ne karışır, parasını vermiş almış. Sayfa:42
- Bey diyor. Sen daha ne gördün ki. Dün bir delikanlı öldü Hasankalede. Ölüsü yatakta buza yapışmış. Ölüyü buzdan biz zor ayırdık. Korku. Soğuk korkusu, donmak korkusu. Zelzele ve ölüm korkusu. Bu içleri çürümüş adamların yüzlerine bakmak bile insanı üşütüyor. Sayfa:99
- -Hasankaleyi gezerken beni bir kadın çağırdı: -Şu çadıra gir de içeri bak ağa, dedi. -Çadırda bir sürü çocuk var. -Kadın: Ağam say onları. -Saydım. Tam on çocuk. -Kadın: -Kimimiz kimsemiz yok. İki ekmek veriyorlar bize. -Sonra çadırın köşesinden iki yorgan çıkarıp gösteriyor: -On bir kişiye iki yorgan. Gece olup buz bağlayınca, bu yorganları çadırın üzerine örtüyoruz. -Peki o zaman siz ne yapıyorsunuz? -Kadın, on çocuğunu iki kolu arasına toplayarak sardı. Çocuklar, hep bir araya gelip tortop oldular. Öylesine tortop oldular ki, kim görse, burada on insan değil, iki insan olduğuna bile imkanı yok inanmazlar. Etle tırnak biribirilerine nasıl yapışırsa, işte bunlar da öyle. -Böyle sabahlara kadar titriyoruz. Sayfa:107
- Doğubeyazıtta olsun, etek köylerde olsun, Ağrıya, Nuhun gemisine ait efsanelerin, rivayetlerin hemen hemen tümünün kahramanı çobandır. Çoban yiğittir, çoban aşık, çoban dertli... Her şey ÇOBAN... Sayfa:185
- - '' Yahu,'' dedim, '' sofi, diyorlar ki, senin şeyh rakı içip, kız oynatıyormuş istanbulda. Doğru mu acaba? '' - Boş atıp dolu tutmuştum. Başını olanca sertliğiyle salladı. Gözleri döndü: - '' Herkes söylüyor, zındıklar şeyhe iftira ediyorlar. O içtiği rakı değildir. Gözleri güneşe kapalı olanlar onu göremiyorlar. Şeyh rakı kadehine elinin dokundurur dokundurmaz o rakı kevser suyu olur. O kadın cennetten gelmiş huridir. Yoksa şeyh kadına bakar mı? Sayfa: 22-23