- Korkuya dağ dayanmaz. Sayfa:572
- Şu insanoğluna akıl sır ermiyor. Sayfa:575
- Yoksulluk bir ateşten gömlektir, onu giyen bilir. Sayfa:588
- İstanbul güzel şehir, alımlı şehir, İstanbul'un bir havasına, tadına giren bir daha onun havasından, tadından çıkamaz. İstanbul'un boy boy, renk renk resimleri yapılmıştır yıllar boyu. Fotoğrafları çekilmiştir. Üstüne şiirler yazılmıştır. Ben size söylüyorum ki, bunların birçoğunu gördüm, okudum, hiçbir şey, hiç kimse İstanbul'u çöplükleri kadar anlatmadı bana.
- Düşünmek, tecrübenin yerini tutar.
- Bir merakım doğayı yaşamaksa, onu gözlemlemekse, ikinci merakım da insanları yaşamak, insanları gözlemlemekti. Bir de sosyalizmdi en büyük tutkum. İnsanların sömürülmesi, açlığı, çalıştıkları halde kazanamamaları beni derinden yaralıyor, insanlığın bu inanılmaz kötü, adaletsiz durumuna baş kaldırıyordum.
- ''Hayat!" diyor kendi kendine. Gülümsüyor. "Solucan gibi yaşayan insanlar... Korkak, hilekar... Yalancı. Ama Zeyno Kadın. Kürt... Adı neydi? Eşkıya..." Bir an mesut oluyor. "Değer. Bir eşkıya, bir Zeyno Kadın, gözleri kocaman çocuklar için de olsa değer... Mücadeleye değer... Bir hayat pahasına da olsa değer..."
- İnsan ne demektir, insan? Kavun değildir ki insan şöyle kıçını koklayıp neyin nesi olduğunu anlayabilesin. İnsanı tarif etmek gerekirse, şöyle tarif edebiliriz: İnsan konuşan hayvan değil, mektup yazan hayvandır.
- Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki.. Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi
- ''Oğlum"diyordu. "Sen sen ol, görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür."