- "Beklerim, Yusufu kuyudan çıkaran Mevla bir gün olur bize bakmaz mı dersin! Bir gün olup bizim üstümüze de bir gün doğmaz mı dersin?"
- Arif Saim Beyin yüzü ciddileşti. Bastonunu sıkıca kavradı: ?Bakın arkadaşlar," diye yeniden başladı. ?Bakın arkadaşlar, bir İnce Memed değil, yüz bin İnce Memed olsa, böyle yüz bin de dağlarda dolanan atı bulunsa bu halk başkaldıramaz. Bizim halkımız binlerce yıldan bu yana yoksulluk çekmiş, ezilmiş, çiğnenmiş, bütün insan olma gücü elinden alınmış bir halktır. Böyle bir halk değil başkaldırmak, korkusundan gözünü bile açamaz, siz keyfinize bakın. İnce Memed de birkaç gün dağda dolaşsın bakalım. Fazla telaşlanmışsınız, telaşlanmayın. Hem böyle bir adam var mı, orası da meçhul." Var, dedi Taşkın Halil Bey. ?Amber Bey onu tanıyor, geçen gün evini bastı ya. İnce Memed diye birisi var." Bütün köylüler onu her gün görüyorlar. Bizim Topal Ali Ağa onu yakından tanıyor, diye söze karıştı Molla Duran Efendi. Bizim hepimizi öldürecek, diye bir söz savurdu, dayanamayarak Murtaza Ağa saklandığı yerden. Hah işte, şimdi sadede geldiniz, diye bastonunu yere uzun uzun vurdu Arif Saim Bey. ?Evet İnce Memed sizi öldürecek, yalnız şunu iyi bilin ki, durmadan tekrar edeceğim, bu halktan, bu ezilmeye, aşağılanmaya, küçük görülmeye, insandan sayılmamaya alışmış halktan hiçbir şey çıkamaz." Daldı, başını yere dikip bir süre düşündü. Başını salladı, içlenmiş bir sesle, ?Keşki ayaklansa, ayaklanabilse de bu halk hepimizin kellesini koparsa."
- "İnsanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor.Ama nerden gelip nereye gideceğini hep unutuyor.Bir defa geldim, bari tadını çıkarayım demiyor."
- Sen ne sanıyorsun oğlum Memed, İnce Memedler bitecek mi sanıyorsun? Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik, bir Köroğluluk kurdu var. Köroğlu gitti İnce Memed geldi. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse insanlık da işte o zaman insanlıktan çıkar.
- Çakırcalının mezarı Nazili'nin dışında, yol üstündedir. Köylüler mezarı o gün bugündür evliya türbesi makamında ziyaret ederler. Sonra, bir de Çakırcalı'nın mezar toprağı birçok dertlere deva sanılır. Sıtmaya, sızıya, ağrılara birebirdir denir. Öyle söylerler. Çakırcalı öldürüldükten yıllar, yıllar sonra bile, o yoldan geçen köylüler mezara yarım saat kala, olanca sesleriyle bağırırlar: "Çakırcalı Efe! Çakırcalı Efe! Yol ver geçelim. Yaban değiliz..." Sayfa :182
- Meşhur Kalkandereli Kara Sait Paşa Hazretlerine, Evvela mahsusan selam edip yüksek hatırlarını sorarım. Söylemek isterim ki insan bir kere düşer, zatıdevletiniz yüz kere düştü. Bazı yerlerde, benim aleyhimde olmadık sözler ediyormuşsun. Bu yakışmaz. Benimle o karşılaşamaz, diyormuşsun. Bu kaçıncı? İşte karşılaştık. Gene de karşılaşırız icap edince. Onun için merak etmeyin. Seni severim Paşa. Ben Babadağdayım. Orada öyle çuval beklemeyin. Ben seni burada bekleyeceğim. Bir de Paşa, senden ricam var. Çakırcalı diye öyle fıkara tütün kaçakçılarını, çalıkakıcı eşkıyaları öldürmeyesiniz. Ağırıma gidiyor. Tekrar tekrar selam ederim, Paşa. Çakırcalı Memed Efe Sayfa: 104
- Bireycilik ateşini korkuyla birlikte körükleyeceksiniz, onların hepsi biz kardeşiz, yoldaşız, derler, aldırmayacaksınız. Onların çoğunun içinde bir bireycilik ateşi sonsuzca yanar, karıncaların birbirlerine düşmanlığı bu bireycilikten doğar, ölüm, yılgınlık, sevgisizlik bu bireycilikten doğar. Hiçbir kırmızı sakalın birbirini sevmesine fırsat izin vermeyeceksiniz. Sayfa:135
- Ben ol sebepten yeryüzünün tekmil yaratığını buraya, bu kutlama törenine çağırdım. Bir tek, insan kavmini çağırmadım, o olumsuz yaratıkları, o yıkıcı yakıcıları, o gözleri doymazları, kıskançları, o birbirlerinin gözlerini durmadan oyanları... İnsan kavmi hem insanlığın, hem de dünyamızın bir felaketi oldu. İnsan kavmi bu alışveriş işine başladıktan sonra insanlığından çıktı. Yeryüzünde her şeyi aldı sattı. Toprak aldı sattı, toprak topraklıktan çıktı. Su su olmaktan, orman orman olmaktan, gökyüzü gökyüzü olmaktan çıktı. Yakında ayı, yıldızları da alıp satacaklar ve yıldız yıldız olmaktan, ay ay olmaktan çıkacak. "Soylu kardeşlerim, tanrı kimseyi insanın düştüğü yere düşürmesin, insanoğlu bezirgan olduktan sonra her şeyi alıp sattıktan sonra, insan olmaktan da çıktı. Yüreği alıp sattı insanoğlu, yürek, yüreklikten çıktı. Aşkı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı, arkadaşlığı, kandaki sıcaklığı, güzelliği alıp sattı insanoğlu, insanoğlu insanlıktan çıktı, oburlaştı. Biriktirme hastalığına tutuldu. Ol sebepten, sayın yaratık kardeşlerim, insanları bugün bu mutlu günümüze çağırmadım. Korktum da çağırmadım." Sayfa:82
- "Değer, yaşamak her şeye değer," dediler karıncalar. "Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar." Sayfa:36
- "Kardeşler," dedi, "bu iş bizim başımıza nasıl olsa gelecekti. Biz uzun yıllar çalışkanlığımız, mutluluğumuz, mutlu ülkelerimizle övünmekten başka bir şey yapmadık. Böyle mutlu yaşarken, başımıza gelecek böyle bir bela için hiçbir önlem düşünmedik. Oysaki çok vaktimiz oldu, yan gelip yattığımız günler oldu, başımıza gelecek belalara karşı önlemler düşünebilirdik, sellere, yağmurlara, dolulara, karlara, depremlere karşı nasıl önlemler düşünmüşsek, fillere karşı da bir umarını bulabilirdik, olmadı, işte köle, işte tutsak olduk." Sayfa:30