- Genellikle benliğimiz asgariye indirilmiş durumda yaşarız; melekelerimizin çoğu, ne yapılacağını bilen ve onlara ihtiyacı olmayan alışkanlığa güvendiklerinden, uykudadırlar.
- Balbec'in işçi nüfusu, balıkçılar ve küçük burjuva aileleri, karanlıkta görünmeden, salonun camekanına yapışır, bu insanların ağır çalkantıları içinde ağır ağır sallanan lüks hayatını görmeye çalışırlardı; yoksulların gözünde bu hayat, balıkların, garip yumuşakçaların hayatı kadar olağanüstüydü ( aradaki cam bölmenin harika hayvanların şölenini daima koruyup koruyamayacağı, gecenin karanlığında açgözlülükle onları seyreden sıradan insanların gelip onları akvaryumlardan toplayıp yeyip yemeyecekleri, önemli bir toplumsal sorundur).
- Zaten en büyük aptallık, insanın kendi hissetmediği duyguları gülünç bulması, ayıplamasıdır beyefendi. Ben geceyi severim, siz geceden korktuğunuzu söylüyorsunuz; ben gül kokusunu severim, bir dostum var, gül kokusu ateşini yükseltir. Sanıyor musunuz ki bu yüzden benden daha değersiz olduğunu düşünüyorum? Ben her şeyi anlamaya çalışırım, herhengibir şeyi mahkum etmekten de kaçınırım.
- ...bütün insanlarda en güçlü dürtülerden biri olduğu için, münzevinin mutlak ve bir ömür boyu süren kapanışının kaynağında bile genellikle aşırı bir kalabalık sevgisi bulunur; bu tutku bütün diğer duygulardan o kadar baskındır ki, dışarı çıktığı zaman kapıcının, gelip geçenlerin, duran bir arabanın arabacısının hayranlığını kazanamayınca, onlar tarafından hiç görülmemeyi ve bunun içinde dışarı çıkmasını gerektirecek her türlü faaliyetten vazgeçmeyi tercih eder.
- ...bir zihin hayale eğilimliyse onu hayalden uzak tutmak, hayal dozunu sınırlamak doğru değildir. Zihninizi bu hayallerden uzaklaştırdığınız sürece, zihniniz onları tanıyamaz; yapısını anlayamadığınız için yüzlerce görüntünün oyuncağı olursunuz. Biraz hayal zararlıysa eğer, bunu tedavi edecek olan, daha az hayal değil, daha fazla hayaldir, hayalin bütünüdür.
- "sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki, bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir."
- ?Ne var ki, gerçekte nadiren dostça ayrılınır, çünkü arada dostluk varsa, zaten ayrılınmaz!?
- ...samimiyetle dinlediğimiz takdirde, bizi en çok hayal kırıklığına uğratan eserler, gerçekten güzel olanlardır; çünkü fikirler koleksiyonumuzda, özel bir izlenime karşılık olabilecek bir fikir yoktur.
- Françoise en acımasız hasımlarımızın, bize karşı çıkanlar, bizi ikna etmeye çalışanlar değil, bizi üzebilecek haberleri büyüten veya uyduranlar olduklarını henüz anlamamıştı.
- Uykuya dalmadan önce uyuyamayacağımı o kadar uzun süre düşünürdüm ki, uykuya daldığımda bile düşüncelerimin hepsinden kurtulmuş olmazdım. Düşünceler karanlıkta ölgün bir ışıktı sadece, ama uykuma önce uyuyamayacağım düşüncesini, sonra da bu yansımanın yansımasını, uyurken uyuyamadığım fikrine kapıldığım düşüncesini yansıtmaya yetiyordu; ardından, farklı bir kırılmayla odama giren arkadaşlara biraz önce uyurken uyumadığımı zannettiğimi anlattığım yeni bir uykuya uyanışımı yansıtıyordu.