- "... Çocukken dünya kocaman bir oyun bahçesiydi ve senindi. Bilinmezdi, heyecanlıydı ve hayal kurabildiğin ölçüde sana aitti. Geleceği bilmiyordun ama onu gönlünce şekillendirebileceğine inancın vardı. Her şey ama her şey bir ihtimaldi. Dünyayı güzel kılan da, işte o ihtimallerdi.
"Yaşlanmak ise ihtimallerin azalmasıydı.
Sahip olamayacağını bilerek bakmaktı etrafa, geçmiş olsun demekti. Asla o kitaptaki adam ya da kadın olamazdın artık. Sınırlı mutluluklar dönemine hoş geldiniz yazan görünmez bir tabelanın altından geçerdin!" - Bazen başladığın yere dönebilmen için dünyayı dolaşman gerekiyordu.
- Geçmişle hesaplaşmanın bir yolu yoktu; çünkü geçmiş geçiyordu. Kalan sendin.
- İki insan birbirine sırtını döndüğünde aralarındaki mesafe dünyanın çevresine eşit oluyordu
- Unutulmuş biri olmak kötüydü, unutulmuş ama unutamamış biri olmak ise korkunçtu.
- ...Bir daha sakın bana telefon etme. Hatta numaramı da sil! - Ama ezberimde.
- O zaman unut! - Ne maçın başladığını farketti ne de Mehmet'in sahaya çıkışını gördü. O gün Yaslıhan stadyumunda,ayazın ayazında dişleri birbirine çarparken hakem düdük çaldı,insanlar bağırıp çağırdı; top kornere,auta,taca çıktı; fileler havalandı;futbolcular kapıştı ve NARİN AŞIK OLDU...
- Bambaşka bir hayatın toprağıyla örttüğünü sandığı günler, inceden filizleniyor ve durmadan fısıldıyorlardı: Başka hayat yok. Başka hayat yok. Başka hayat yok...
- Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır.
- Makine gibi işe koyuldu; ayırdı, ayıkladı, sildi, dizdi, attı. Keşke insan kendi hayatını da böyle düzene koyabilseydi, keşke beynimizde de tozu alınacak raflar olsaydı. (S. 27)