- İki insan birbirine sırtını döndüğünde, aralarındaki mesafe dünyanın çevresine eşit oluyordu.
- Ya koca egolu bir salak ya da salak bir aşıktı. İkisi arasındaki tek fark "salak" sözcüğünün yeriydi.
- Artık acı çekmenin inceliklerini öğrenmişti, direnmenin nafile olduğunu biliyordu.Buyur edeceksin, teslim olacaksın, paşa paşa çekeceğini çekeceksin.Kural buydu.Zihninin, anılarının, en fenası da hayal gücünün sana işkence etmesine izin vereceksin.Dibe vurman gerekiyorsa, küüüt diye vuracaksın, payına beş ton gözyaşı düşüyorsa, dökeceksin.Nasıl olsa sonsuza kadar sürmüyordu, illa ki azalıp gidiyordu
- Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha içmek, ayak sürümek, bin dereden su getirmek... Bütün bunlar kapının arkasına gizlenmiş seni bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini arttırmaktan başka işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin. Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta "çat kapı" yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlamaz bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için, kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka, zarif bir kolye, b.ktan bir kemer ya da bir çift güzel küpe... O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez."
- Yine de içinden bir ses arkadaşına güvenmesini söylüyordu. Deniz onun kendine küçük düşürmesine asla izin vermezdi. Narin'in kalbi minnetle doldu. Birine karşı böyle güven dolu olmak ne kadar da benzersiz bir mutluluktu. O güne kadar hiç yaşamadığı bir histi bu. Bir insana yüzde yüz güvenmekle yüzde doksan dokuz güvenme arasında dağlar kadar fark vardı. Çünkü eksilen yüzde birin nereden eksildiğini bilemezdin ve dünyanın bütün kazıkları o küçük "bir" in içine saklanabilirdi. O yüzden yüzde doksan dokuz, yüzde yüze olduğundan daha yakındı yüzde sıfıra.
Kahperengi-Hande Altaylı - Sen onu hatırladın, çünkü sen ona aşıktın..
- İnsan ne kadar başarmış görünürse görünsün, kaybedilmiş savaşların izlerinin taşıyordu.
- Geçmişle hesaplaşmanın bir yolu yoktu; çünkü geçmiş geçiyordu. Kalan sendin.
- İçinde fırtına gibi esen bir hissin tek bir ismi vardı: Mutluluk.
- Bazen başladığın yere dönebilmen için dünyayı dolaşman gerekiyordu.