- Sağlıkla delilik arasındaki sınırda yatan özel bir narsizm durumu, büyük güce sahip bazı insanlarda bulunabilir. Mısırlı Firavunlar, Romalı Sezarlar, Hitler, Stalin, Trujillo gibi isimlerin hepsi de ortak özellikler sergiler. Bu insanlar mutlak güce (iktidara) ulaşmışlardır; ağızlarından çıkan söz, yaşam ve ölüm de dahil olmak üzere, mutlak konudur; istediklerini yapma konusunda kapasitelerinin sınırı yok gibidir. Sadece hastalık ve ölümle sınırlı tanrılardır. Şehvetlerinin ve güçlerinin sınırı yokmuş gibi davranırlar, bu nedenle sayısız kadınla yatarlar, sayısız insan öldürürler, ?gökteki ay?ı isterler?, ? imkansızı? isterler.
- Tanrı olmaya ne kadar çok çalışırsa, kendini insan ırkından da o kadar soyutlar ve bu soyutlanma onu daha çok korkaklaştırır, herkes onun düşmanı olur ve sonuçtaki korkuya dayanmak için, gücünü, acımasızlığını, narsizmini artırmak zorunda kalır. Bu Sezarvari çılgınlık, bir faktör söz konusu olmasaydı, açıkça delilik olurdu.
- Narsizm ne kadar yoğunsa, narsist kişi de kendi hatasını ya da kendisine yöneltilen makul eleştirileri reddetmeye o kadar eğilimli olacaktır. Bunun yerine, karşıdaki insanın yaralayıcı davranışına karşı çileden çıkacak ya da onun doğru yargılama yapamayacak kadar duyarsız, cahil, vb olduğuna inanacaktır.
- Narsizmdeki çok daha tehlikeli bir patolojik öğe de eleştiriye gösterilen duygusal tepkidir. Normal de eleştirinin adil olması ve düşmanca bir niyetle yapılmaması durumunda, insan yaptığı veya söylediği bir şeyden ötürü eleştirilince yoğun öfkeyle tepki gösterir. Eleştirinin düşmanca bir saldırı olduğuna inanma eğilimi gösterir, çünkü narsizminin doğası gereği eleştirinin haklı olduğunu düşünemez.
- Sonuçta narsizmi yaralandığı zaman varoşlunun tamamının tehlikede olduğuna inanır. Tehdit edildiği zaman korku ortaya çıkar ve yoğun öfkeye yol açar. Uygun bir davranışla tehdidi azaltma yönünde hiçbir şey yapılamadığı için bu öfke çok daha yoğun olur; sadece eleştirenin yok edilmesi kişiyi kendi narsistçe güvenliğe yönelik tehditten kurtarabilir.
- Bireysel narsizm gibi grup narsizmi de doyum gerektirir. Bir grubun üstünlüğü, diğer herkesin aşağılığı yolundaki genel ideoloji belli bir doyum düzeyi sağlar. Dini gruplarda, benim grubumun, gerçek Tanrıya inanan tek grup olduğu ve bu nedenle benim Tanrımın tek gerçek tanrı olduğu, diğer bütün grupların da yoldan çıkmış inançsızlardan oluştuğu varsayımıyla bu doyumA kolayca saplanır.
- Bireysel narsizm gibi grup narsizmi de doyum gerektirir. Bir grubun üstünlüğü, diğer herkesin aşağılığı yolundaki genel ideoloji belli bir doyum düzeyi sağlar. Dini gruplarda, benim grubumun, gerçek Tanrıya inanan tek grup olduğu ve bu nedenle benim Tanrımın tek gerçek tanrı olduğu, diğer bütün grupların da yoldan çıkmış inançsızlardan oluştuğu varsayımıyla bu doyuma kolayca saplanır.
- Bir grubun narsizmi yaralandığı zaman, bireysel narsizm bağlamında tartıştığımız aynı öfke tepkisini görürüz. Tarihte, grup narsizminin sembollerinin aşağılanmasının, çoğu kez söz konusu grubu deliliğin eşiğine getiren bir öfke yarattığına ilişkin örnekler vardır. Bir bayrağın çiğnenmesi; inanılan Tanrıya, krala, lidere hakaret edilmesi; savaşın ve toprakların kaybedilmesi; bunlar, bir çok durumda kitlelerde şiddetli intikam duyguları yaratmış, bu da sonuçta yeni savaşlara yol açmıştır. Yaralı narsizm, ancak saldırgan ezilirse ve kişinin kendi narsizmine yönelik hakaret geri alınırsa iyileşebilir. Bireysel ve ulusal intikam, birçok durumda yaralı narsizme ve düşmanı yok ederek yarayı ?iyileştirme? ihtiyacına dayanmaktadır.
- Aşırı narsist grup, kendini özdeşletirebileceği bir lidere sahip olmaya heveslidir. Böylece grup, kendi narsizmini yansıttığı lidere hayranlık duyar. Lider ne kadar büyükse peşinden giden de o kadar büyüktür. Birey olarak özelikle narsist bir kişiliği olanlar bu işe çok uygundur. Lidere boyun eğenlerin narsizmini çeken şey de kendi büyüklüğüne inanan ve kuşkudan uzak olan liderlerin narsizmidir. Çoğu kez en başarılı lider, yarı liderdir. Ta ki öznel yargısı, yenilgilere karşı gösterdiği öfke tepkileri ve her şeye kadirlik imajını koruma ihtiyacı onu kendi yok oluşunu hazırlayan hatalar yapmaya kışkırtana dek. Ama narsistik bir kitlenin ihtiyaçlarına karşılık vermeye hazır, yetenekli yarı psikotikler her zaman bulunur.
- Peygamber dinlerinin temel konusu olan putperestlikle mücadele aynı zamanda narsizme karşı bir mücadeledir. Putperestlikte insanın belli bir yanı mutlaklaştırılır ve bir puta dönüştürülür. İnsan daha sonra yabancılaşmış bir şekilde kendine tapar. Önünde eğildiği put, onun narsistçe tutkusunun nesnesidir. Tersine Tanrı görüşü narsizmin olumsuzlanmasıdır, çünkü insan değil sadece Tanrı her yerde vardır ve her şeye kadirdir. Ama tanımlanamaz ve anlatılamaz bir Tanrı kavramının putperestliğin ve narsizmin olumsuzlanması olmasına karşın, Tanrı da zaman geçmeden tekrar bir put olmuş, insan narsistçe bir yoldan kendini Tanrıyla özdeşleştirmiş ve böylece Tanrı kavramının başlangıçtaki işlevinin tersine, din de grup narsizminin bir dışavurumu olmuştur.