- Şans, hazırlığın fırsatla karşılaşmasıdır.
- En büyük pişmanlığım, yanlış insanlara iyi davranmış olmamdır.
- Maç, araba, ev, kedi, çekomastik, mutfak robotuylla değil; bir insanla mutlu olabilmektir esas olan.
- Mantomun kapüşonunu iyice geçirip bordo atkımla yüzümü kapıyor ve nefes almadan ilerliyorum. Yemeklerden sonra tok karnına kamyonla kavgaya giden Çinçinlilerin bağları buralar. Giriş kolay da çıkış sıkıntılı. (S. 164)
- Renksiz ve kuru şehirlerin insanları o şehirden bir güzellik çıkarmak için daha çok çaba sarf eder. Dayanakları şehrin güzelliği değil, orada yaşayanların alın teri olur. "Ankara'yı sevmek, şehirde sevilecek tek şeyin Ankara olduğunu bilmektir," derler. Ankara nettir, sadedir, gridir. Fakat her grinin altında saklı bir gök kuşağının olduğu da tecrübeyle sabittir. Ve kimse kusura bakmasın, en taze balık Ankara'da yenir. (S. 13)
- "Öyle biri değildir," dediğiniz herkesin aynen öyle biri çıkması insanı kadrolu deliyyapıyor, orası ayrı bir gerçek. Bazen bir adet tüylü yeşil bamya bile bazı insanlardan daha değerli olabiliyor. (S. 224)
- "Ayy," diyor Dürrin burnunu çekerek. "Üç koca eskittim ben. Erkeklerden bir cacık olmaz. Ne varsa insanın dostlarında var. Böyle sıkı sıkı sarılın birbirinize." (S. 184)
- Mütevazı bir hayat yaşayan, evden işe, işten eve gidip gelen Tanay çiftinin ilk evladı abim Giray'a ailemizin yedi göbeğinin toplam zekâsı miras kalırken ben reddi miras yapmışım. Giray ile beni yan yana koysanız aramızdaki 10 yaş farkın yanısıra 10 belirgin farkı da açıkça görebilirsiniz. (S. 17)
- Ah Hakkı Bey, ben seni kalbimde nereye koydum, sen bana ne yaptın. Hayatın gerçeğiyle yüzleşmek buymuş demek. Tecrübe kazanmak diyorlar adına, ama her şey olup bittikten sonra kazanmıyorsun, kaybediyorsun aslında. İçindeki saf duygular, güzellikler bir bir kaybolup gidiyor. İnsanlara yüzde yüz güvenle yaklaşıyordum ben. Artık herkesten her şeyi umar mı olacağım? Bundan sonra herkese hak ettiği kadar mı? İlk aşkta yaşanılan hayal kırıklığı gibi, ilk hayalde yaşanan hayal kırıklığı da hayat boyu içimde kalacak demek ki. Bir daha hiç bir şey o ilk seferki gibi olmayacak. Ali gerçekten haklıymış. (S. 167)
- Sabaha kadar her şey düzelirmiş. Ve işte sabah oldu. Bakayım pencereden diyorum, ayy vallahi de düzelmiş! Dünyaya barış, Ankara'ya deniz gelmiş! (S. 169)