- Buram buram sevgi kokan ikna, rahat ve sakin yaşama arzusuyla birleşince her türlü isyan duygusunu bastırır. Elbette üniversiteye yazılman sırasında isyan edebilirdin. Ama büyük olasılıkla o dönemde artılar eksilerden daha fazlaydı. Babanı sevindirecektin, hoş olmayan tartışmalara ve dargınlıklara yol açmayacak ve armağan olarak bir otomobil alacaktın. Mezun olur olmaz babanın bir arkadaşı seni hemen ofisine alacak ve mesleki yolda ilerlemen için elinden geleni yapacaktı. Dışarıda köpekbalıkları dolaşırken bunu reddetmek olmazdı. İyi ama ne adına?
- Olduğun yerde oturma eğilimiyle savaşmalısın. Senin içine bu kararsızlıkları üfleyen, gelişmeni arzu eden bir arkadaşın değil. Kendi ilerleyişini gerçekleştirmeye ne kadar çok yaklaşırsan, onları boş vermeni öğütleyen sesleri o kadar sık duyacağını bilmelisin. Bedenimizin içerisinde her an binlerce belki de milyonlarca kimyasal tepkime olur, bunlar durduğunda yaşam da son bulur. Kendi içsel yaşamımız için de aynı ilkeyi kabullenmek neden bu kadar zor oluyor?
- Ama ya perdelerin arkasında rastlantı değil de Tanrı'nın iradesi bulunuyorsa? Ya anahtar sözcük "korunmak" değil de "kucaklamak"sa? Meydan okumayı, beklenmeyeni, riski, ötekiyle karşılaşmayı kucaklamak kadar başarısızlığı, düşmeyi, kötülüğü de kucaklamak... Kötülüğü ve başarısızlığı kucaklamak gerçekten zordur ama aynı zamanda içsel gelişimimizin dinamizmi için acı verici biçimde gereklidir.
- Tavan penceresinin çerçevesi içinde şişko ve beyazımsı bulutlar belirmişti. Hızla ilerlediler ve birkaç dakikada ayı ve yıldızları örttüler. Yarın yağmur yağacak diye düşündüm ve ansızın anladım. Sevgi; insanın kendini savunma olanağı olmadan, karşısındakine yem olarak sunmasıydı.
- Cehennem şimdi boştur çünkü hiyerarşinin tüm basamaklarındaki şeytanlar artık yeryüzünde koşturmaktalar.
- Sıkkın bir ses tonuyla, "Sen sevginin ne olduğunu bilmediğin için böyle konuşuyorsun." demiştim.
- "Çünkü gerçek özgürlük, istediğimizi yapmak değil, korkudan sıyrılmış yaratıklar olarak yaşamaktır."
- "Anlayış ve yüzeysellik, yaşla ilgili değil herkesin hak ettiği yolla ilgilidir." Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Susanna Tamaro (Sayfa 135)
- "Denizi, kartpostalların dışında hiç görmedim, bundan sonra da göreceğim yok. Ama burada, bu bankta tek başıma ve karanlıkta otururken dünyanın tüm denizlerini görüyorum. Denizlerini ve okyanuslarını. Onları görüyor, tuzlu kokusunu duyuyor, tatlı esintilerini güçlü fırtınalarından ayırt edebiliyorum. Kendimi sanki bir yelkenlinin tepesinde dünyanın çevresini on sekiz kez dönmüş gibi hissediyorum."
- kırda kır, çınarın altında çınar, insanlar arasında insan ol.