- Daha önce de söylemiştim, bir kere daha söyleyeceğim: Yaşamak aslında birbirinden kopuk yaşantılar arasında bağlantılar kurmaktır. Bir hatırayı diğerine bir fotoğraf albümü değil yaşayan bir insan bağlar. Langırt masası, bu nedenle önemlidir.
- "Kalp,vücuda kan pompalıyordu değil mi Çetin ? Geceleri uyuyorduk değil mi? "
- "Sonra sustum.Çok konuşunca olan şey:Konuşmak,anlatmak anlamsız gelmişti birdenbire.Belki de katlanıp kaldırılması gereken şeyleri buruşturmuştum...Uzun bir süre konuşmadan oturduk.Gitmesin istiyordum.Orada otursun,bakışlarıyla beni dinlendirsin,anlattığım şeylerin onun için çok değerli olduğunu belli etsin istiyordum.Bunu belli etmezse kırılıp döküleceğimi anlasın istiyordum."
- "Ben hep bir şarkının ellerindeydim" diye fısıldadı Başak, "bu yüzden aranıza karışamadım."
- "En büyük ahlaksızlık demiştim kendi kendime,bir aşkı yaşamamaktır."
- "Bana bu dünyada ne olduysa ben yokken olmuş gibi geliyordu."
- "Evlerinin biraz aşağısında bir dere var.Çağıltısı hiç bitmiyor. Dere:Hep gidiyor ama hep orada.Tam Rıfat'a göre,yani hep gitmek ama hep aynı yerde kalmak."
- "Askerler çok az şey biliyorlardı, bilmedikleri şeylerden korkuyor, yok etmek istiyorlardı. Biz askerlerden daha çok şey biliyorduk ve biz de bildiğimiz dünyanın bir an önce yıkılıp gitmesini istiyorduk."
- "Günler damlıyor ama aynı kaba değil.... Benim bir hikayem olmalı!....Bir hikayenin içinde olmalıyım ki, günler aynı kaba damlasın."
- "Sanki bu dünyada ne olduysa siz yokken oldu bayım!"