- .. Ve Dünya'nın böyle amaçlara, böyle ülkülere açık olduğu, böyle amaçlar ve ülküler için küçüldüğü dönemler vardır. Ve Dünya böyle bir dönemdedir. Ve Dünya öyle bir soy, öyle bir ülkü beklemektedir. Ve Dünya'ya tekliğinden arınmış, soyu ve ülküsü ile özdeşleşmiş, soyunu ülkü ile özleştirmiş biri gerektir.
- Özlediğimiz bahar'lar vardır.. Soyca, sopça, ümmetçe özlenen baharlar.
- Dolun ayın masmavi aydınlığında yalnız o varmış gibiydi ve her şey onun sözünü işitmek için susmuş gibiydi. Ede Balı'nın yüzü görünmüyordu; ama Ede Balı, Osman için hiçbir zaman bu kadar ve böyle Ede Balı olmamıştı.
- Ona kalırsa, asıl önemlisi, "parka ne gerek" ...çünkü, "her bir yanımız park": Dereözü'nden yukarı doğru bir yürüdün mü, dedem yaşında cevizler, meşeler, ardıçlar, çınarlar, söğütler!
- Neye çınar değel de akasya dikerler? Çabuk böyür de ondan... görüversinler böyüdüğünü kendileri.
- Dedelerimiz yol kıyılarına, meydanlara, mesire yerlerine, bizim için çınarlar, kestaneler, ardıçlar, gürgenler dikmiş; biz de parklara kendimiz için akasyalar dikiyoruz.
- İmparatorluk başka, millet olma çabası başka.
- Ragıp efendinin çiçek bahçesi, Kenan beyin de kitapları!
- "Dostoyevski'yi tanımayanlarla ne konuşacağım?" demişti.
- -Nasıl insanlar isterdiniz? Ama Kenan bey öyle bir baktı ki, eklemeden yapamadı: -Siyasetçi nasıl olur pek bilmem de.. Cevap buna göreydi: -Çete kurmuyoruz Rahmi...yani kurmayacağız.