- Bu arada hani Ümit Besen diyor ya: "Garibin biriysem sevemez miyim?"
Bazen sevemezsin abi... - Kemal sağımda oturuyordu, ben içinde erik olmayan erikli suyunu tüketiyordum. O sırada kulağıma yanaşıp o tarihi cümleyi söyledi: "Melike arkadan güzel lan."
O gün fön çekmişti Melike, saçları güzel görünüyordu, ama ben Melike'yi pek beğenmezdim. Kemal de beğenmezdi bence. O gün sanırım abazanlığı tavan yapmıştı. Yoksa sunum ortasında öyle bir cümle kurması çok saçmaydı. Baktım; Melike hala güzel değil, Kemal hala öküz... - Sevişene kadar aşka inanıyorum. Ondan sonrası hep bir sıradanlık, hep bir yavşaklık. Bazen insanın dokunmaya kıyamaması gerekiyor. Sadece bakarak sevmeyi öğrenmek lazım, bazen saatlerce bakmak... "Kahven bitti, bırak fincanı elinden." demeli sevgilin. Öyle bakmalısın işte; boş fincanı elinde saatlerce tutacak kadar...
- Şimdi kendimden saklandığım bir yerdeyim. Cümleler seni çağırıyor, gitmeye üşengecim. Çayım soğudu, bardaklar seni özlemiş. Şarkılar notasız artık, kırılmışlar sanki gülüşüne... Ben bugün dört satırlık yazılar yazıyorum gidişine, ben bugün bitmiş olan her şeye içiyorum; sana sensizliğe, bize, bizsizliğe...
- Sonra müziğin sesini açtım, baktım kaçışım yok aşık oluyordum, tadını çıkardım. Sokaklar dansımızı bekliyor, kapat gözlerini.
- Birine "G*tün tekisin" diyorsam, oradaki "yıldız" sansür değil, o kişinin yıldızlı bir göt olduğunun belirtisidir. Yıldızlı pek iyi gibi...
- Sevmiyoruz. Bunun için bile vakit kaybediyoruz işte. O nefret ettiğimiz insanlar hakkında konuşmak, o konuşmalar tamamen vakit kaybı. Bugün kendine bir iyilik yap, düşünme o kötü insanları, unut yediğin kazıkları. Bırak kirlenmesin senin kalbin bu gece uykuya dalarken. Kimseden nefret etmeden uyu. Sabah gözlerini daha kolay açacaksın. Çünkü tertemiz bir kalple uyanacaksın.
- Mayıs sineği var mesela, onlara bir gün sineği de denir, onların eşlerini aldatmak gibi bir lüksü yok, çünkü ilk sevişmelerinde ölürler. Buna sevişmek için ya da neslini devam ettirmek için ölmek denilebilir. Her kızın mayıs sineği gibi bir adama ihtiyacı var. Çok seven ve aldatmak nedir bilmeyen...
- Mümkün olduğu kadar soyutlan ve uzaklaş her şeyden, sonra şunu düşün mesela, kahveyi karıştırdığın kaşığa, çay kaşığı mı diyorsun kahve kaşığı mı? Evet, biz de böyle çok yönlü olmalıyız ama zamanda yapışmalı üstümüze... Kahveyi çay kaşığıyla karıştırıyoruz. O kaşığın üzerine yapışmış çay kaşığı lafı kimse kahve kaşığı demez. Hayat böyle işte, biri üzerine yapışsın, adın o olsun ama sen yine de kaşık ol. Herkes seni çay kaşığı diye bilsin, sen kahveyi de karıştır.
- Bir cümle seçersin, devamı gelir. Mesela ilk adımı atmak ve bu hep cesaret ister. Çoğumuz susarız, susmak vazgeçmektir ve vazgeçmek aslında her şeyi başlamadan bitirmek. Hayatın boyunca sarılabileceğin birine hiç sarılmadan ölmek demek. Hep aklında kalan soru işaretleri ve tercihlerin değişmesi demek...