Felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasiyle iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.
Kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyordum, fakat hala Nüzhet'e aşık olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum.
Meçhul ümitlere inanmadığım an, beni kurtaracak şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum. Ümit etmek bile az. Emin olmak ihtiyacı.Yalancı istikbalin şüpheli vaatlerine değil, teminatına ve senedine ihtiyacım var.
Elbette bir genç kız mes'ut olmak ister.
Hâlâ yaşıyormuş gibi, işkence çekiyormuş gibi, hâlâ içinde büyük duygular varmış gibi.
ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlat, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır,ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hattâ yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filân...
Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgâr dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: ''Buradayım!'' der.
Hakikat, yalana karşı mücadeleye beni memur ediyor.
-Bu adam bir kızı mes'ut edebilir mi? -Basit bir kızı mes'ut edebilir.
Cesare Pavese
Orhan Duru
Mark Twain
Rıfat Ilgaz
Marquis de Sade
F. Scott Fitzgerald
Enis Batur
Cemalnur Sargut
Emin Çölaşan
Sarah Jio