- "Biz rüyalarımızda çıldırıyoruz, deliler uyanıkken rüya görüyorlar.?
- "Yalnız ahmaklar plan yaparlar. Şoförlerin umumi kaideleri haricinde bir planları olsaydı yüz metre ileri gidemezlerdi; yolun hangi köşesinden ne zaman, ne şekilde, hangi araba, insan ve hayvan çıkacağını ve hangi tarafa gideceğini asla bilmeyiz. Bütün hayat böyledir. Tarihteki büyük vakaların hangisi evvelce tahmin edilmiştir? Madem ki hiç bir anın ötekine benzemediğini ve tarihin tekerrür etmediğini öğrendik, yarını tahmin etmeye niçin cürret ediyoruz ve ilimle fal kitabı arasındaki büyük farkı niçin anlamıyoruz?"
- Hayattan aldığımız her zevki ona muadil bir ıstırapla ödediğimizi bildiğimiz için hiçbir şeyden yüzde yüz felaketten korkmuyordum. Bunun ikisi de imkansızdır.
- Rüyalarımız,bir delinin uyanık şuurundaki abuk subuk hayallerin tecellisinden başka nedir?
- Alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ?Sevmek deyip çıkıyoruz onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime.
- Kitap. Nasıl diyeyim... İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı. Değil mi?
- Zekamız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder.Kalbimizin dili sukuttur.Kendilerine birer ad taktığımız duygular ,şuurumuzda kabuk bağlamış ,aklileşmiş ve kalple rabıtasını kesmiş kalp unsurlarıdır.
- Gözlerimizin dalması demek ,uyanık iken rüya içinde bulunmamız demektir.
- Ah bu göğsüm içi nedir?Bir mezbaha.Kan revan içinde bir yer..
- Bazı yedi senede olacak şeyler yedi güne sığar..