Bülbül, bir ötüş önce dizdiği sesleri bir ötüş sonra unutur - onu Bülbül yapan da budur : Bülbül, unutur ...
Bülbül, bir ötüş önce dizdiği sesleri bir ötüş sonra unutur - onu Bülbül yapan da budur : Bülbül, unutur ...
GEL-GİT Bir an sessizlik oldu: Geldin sandım Gene başladı gürültü: Gittin sandım
Hepiniz aybaşını mı beklediniz : mecalsiz seslerinizi yükseltmek -adınıza layık olmak- için? ...
Sis Güneş'e engel olamaz
Boğaz, asıl, hiçbir geminin, şilebin, tankerin, vapurun, takanın, motorun geçmediği zaman Boğaz' dır - tamamiyle karanlık ve boşken; öyle, öylesine, boşuna, kendi kendine, akarken ...
Yine söyleşiyorlardı yüksek Dallar ile karlı Rüzgar - yine işitemedim söylediklerini; yüzüme çarpan tanelere hak vere vere, yürüdüm.
Yağmur olmaya da karar verebilir, Kar.
Boğaz -akıntısı, akıntıları, alttan, üstten, karşılıklı- akar durur, akıp durur : düzenli, ölçülü : bizim yaşamlarımız gibi - mi? -- değil ki: kesintili, aşırı bizimki -biz de- bizim yaşamlarımız da -- akıp gideriz -: öylesine, belirsiz, çalkantılı - onun gibi, Boğaz gibi, belki; ama -işte, yersiz, karışık tam onun gibi, tıpkı : düzensiz yalnızca -- onda düzen olan, bizde düzensizliktir, yalnızca ...
Kar mı Yağmur mu olacağına da karar veremez, bazen, yağış - ama yağıp durur
A. Ali Ural
Erol Çelik
Sine Ergün
Edgar Allan Poe
Friedrich Engels
Fatih Duman
Okay Tiryakioğlu
Amin Maalouf
Necip Fazıl Kısakürek
Carlos Ruiz Zafon