- Kör nakkaşın hatıralarının Allah'a ulaştığı yerde, mutlak bir sessizlik, mutlu bir karanlık ve boş sayfanın sonsuzluğu vardır
- Aşk mı insanı budala yapıyor, yoksa yalnızca budalalar mı âşık oluyor?
- Gece yarıları umutsuz bir hancı ile idam kaçkını haydutlardan başka kimseciklerin konaklamadığı ıssız ve lanetli kervansarayların pencerelerinden çıplak dağlara vuran ay ışığını seyrederek ve benden de bahtsız yalnız kurtların ulumalarını dinleyerek uyumaya çalışırken, bir gün ansızın bana, işte o pencerede göründüğün gibi görüneceğini düşünürdüm.
- İçimdeki cinlere ve şeytanlara akşam vakti de artık söz geçiremiyorum. Öyle bir şiddetle tepiniyorlar ki, şöyle diyorum kendime: Biraz çıkarsam belki yatışırlar.
- Biz, aynı kadına âşık iki erkek, o önde, farkına hiç mi hiç varmadığı ben arkasında, İstanbul'un sokaklarında döne çıka ilerler, köpek sürülerinin savaşlarına ayrılmış ıssız sokaklardan, cinlerin beklediği yangın yerlerinden, kubbelerine meleklerin yaslanıp uyuyakaldığı camilerin avlularından, ruhlarla mırıl mırıl konuşan servi ağaçlarının yanı başından, hayaletlerin kaynaştığı karla kaplı mezarlıkların kenarından, adam gırtlaklayan haydutların az ötesinden, bitip tükenmez dükkânların, ahırların, tekkelerin, mumhanelerin, saraçların, duvarların arasından kardeş kardeş geçer giderken, ben onu takip değil, taklit ettiğimi düşünüyorum.
- "Kafamda bir tuhaflık var, ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi."
- Belki şimdiye kadar anlamışsınızdır: Benim gibi adamlar için, yani aşkı ve acıyı, mutluluk ve sefaleti eninde sonunda ezeli bir yalnızlığın bahanesi haline getiren benim gibi keder erbabı için, hayatta ne büyük sevinçler olur, ne de büyük üzüntüler. Başkalarının ruhu bu duygularla altüst olduğu vakit onları hiç anlayamayiz demiyorum; tam tersi, bu duyguları derinlemesine yaşayanları fazla fazla anlarız. Anlayamadığımız şey ise, o sırada kendi ruhumuzun içine gömüldüğü tuhaf telaştır. Aklımızı, gönlümüzü karartan bu sessiz telaş hissetmemiz gereken asıl sevincin ve üzüntünün yerini alır.
- Zeytin: "Harika bir at resmi çizerken o harika at olurum ben." Kelebek: "Harika bir at resmini nakşederken harika bir at resmi nakşeden başka bir nakkaş olurum ben." Leylek: "Harika bir at resmi çizerken ancak kendim olabilirim ben."
- Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa,hiçbir şey olmaz sonunda.
- Şeytan: Her kılığa kolaylıkla girebildiğim, özellikle şehvet uyandıran güzel kadın olarak dinibütünlerin yoluna çıktığım on binlerce cilt kitapta kaç kere yazıldığı halde, buradaki nakkaş kardeşlerlerim beni niye hâlâ yüzü et benleriyle kaplı, eciş bücüş, boynuzlu ve korkunç mahlûk gibi çizdiklerini açıklayabilirler mi?