- Ne kadar akıllı olduğumuzu ispat etmek gibi bir derdimiz yoktur artık; herkesten, her şeyden öğrenebiliriz. İmkansız zaferler peşinde ömrümüzü heba edecek de değiliz. Hayat, bütün derinliğiyle görebilen gözler için sürekli bir mucize olarak çağlamaktadır.
- Acıyı hayattan her ne pahasına olursa olsun kovmak demek , "ötekinin gelişi" ihtimaline de izin vermemek demektir, elemin hayattan kovulması anlamın da hayattan kovulması haline gelecektir.Elemin ve anlamın olmadığı dünyada hepimiz yaşayan ölüleriz.
- İnsanlara kibri öğütleyen hiçbir düşünce , doğru bir hayatın anahtarını elinde tutuyor olamaz.
- Sen aşkta dirilir ve diriltirsen, bu ülke her yıl aynı insanların ağzından aynı konuşmaları duymayacak. Siyaset bir itiş kakış oyunu olmaktan çıkacak. Sen bir kalbin olduğunu görür ve gösterirsen, kimse sana bir nesneymişsin gibi davranamayacak. Sohbetin o tatlı mırıltısı televizyonun homurtusunu bastırdığında, herkes birbirini daha iyi anlayacak. Sen bütün varoluşunla kalbini açarsan, 'o' mektubunu cevapsız bırakmayacak. Ruh atlaslarında uzak diye bir yer olmayacak.
- Sözümona mazlumların, keyfini doyasıya sürdükleri mikroiktidarlarda zalimleştikleri, 'kükreyen fare'ye döndükleri günler de gelecek.
- Ötekinin bizim icadımız olduğunu, kendi beceriksizlik ve sahrekarlıklarımızı ona 'yansıtarak' rahatladığımızı, onu bir stres topu ya da bir günah keçisi olarak kullanmanın bize iyi geldiğini kabul edelim artık.
- Avrupa'da totalitarizmi tırmandıran, Hitler ya da Mussolini' nin iktidarı ele geçirmesi değildi, boşluk içinde çırpınan toplumların bu kaygıyla baş etmek yerine kolektif nevroza sığınmaları, teslim olmalarıydı.
- Öjenik eğilimler bir yana, sakat çocukların doğumuna izin verilmemesi, önemli bir ahlaki sorunu çıkarıyor karşımıza: Herkesin, her ceninin eşit bir biçimde doğmaya hakkı yok mudur? Daha zayıf insanları hayat hakkından mahrum bırakarak ortalama insan ömrünü uzatmak mı istiyoruz? yalnızca 'mükemmel' bebeklerin yaşamasına mı izin verilecektir? Ve en önemlisi acaba ıslah projeleri peşinde koşanlar yanlış genleri mi izliyorlar? Vietnam savaşını çıkaranlar herhalde Down sendromlu kişiler değildi.Yeryüzü kaynaklarını tüketen ve kirletenler de herhalde zeka özürlü insanların bulunduğu bir kurumdan çıkmamıştı. Dünya genetik kusurlardan değil, ahlaki ve manevi kusurlardan muzdariptir.
- Evimizde kendimizi mutlu hissetmeye mecburuz. Basın-yayın organlarından üzerimize sıçratılan sahte aidiyetler (bir futbol takımı taraftarlığı vb. ) içimizdeki derin yarayı iyileştirmiyor. Birbirimize hoşça bakabileceğimiz daha güçlü ve sahih bir aidiyete ihtiyacımız var. Benim sende dirileceğim, senin bende dirileceğin bir aidiyete...
- Aşk umut eder.