- İnsan karşısındakine, ölümden önce sığınabileceği bir kaçış noktası mutlaka bırakmalıdır.
- Hemen hemen bütün insanlar korkaktır ve korkularının nedenini de çoğu zaman bilmezler bile. Gölgelerden, şaşkınlıklardan, sayısız, adsız tehlikelerden, yüzünü görmedikleri bir ölümden korkarlar. Ama bir sefer olsun gerçek bir ölümle, öyle gölgelerle değil, kılıçla, mermiyle ya da ok ve mızrakla gelen,tanımlanabilir ve kavranabilir bir ölümle karşı karşıya gelmeyi göze alırsan, artık hiçbir zaman korkmazsın.Hiç değilse eskisi kadar korkmazsın.O zaman, öbür insanlardan ayrılırsın işte. Onların dehşet çığlıkları attığı yerde, sen kendini güvenlikte duyarsın. En büyük armağan budur işte. Belki de tek büyük armağandır bu. Kötülükle çevrelenmiş son arınma noktası.
- Bir çocuk büyüklerinin kusurlarını ilk yakalayışında,küçük kafası,büyüklerin hiç de öyle tanrısal zekâları bulunmadığını, kararlarının her zaman akıllıca, düşündüklerinin her zaman gerçek olmadığını, her zaman dürüst davranmadıklarını anlayınca,dünyası yıkılır, paramparça olur.Tapılan tanrılar devrilir, bütün güvenlik yok olur. Ve tanrılar bir kez düştüler mi,tam düşerler. Ya paramparça olur ya da pisliğin içine gömülürler. Onları yeniden ayağa kaldırmak kolay bir iş değildir, zaten bir daha eskisi gibi de parıldamazlar. Çocuğun dünyası, bir daha eski bütünlüğünü kazanamaz artık. Acı veren bir büyümedir bu.
- Büyük bir olayın gidişatı tarihin akışını da saptırabilir, ama belki de her olay, yolda giderken ayağımıza takılan bir taş, güzel bir kız karşısında kesilen soluk ya da bahçede toprağın sıyırdığı bir tırnak da kendi çapında aynı işi görür.
- İnsan kafasındaki zaman kavramı, garip ve çelişik bir konudur. Olaysız ve tekdüze geçen zaman, insana, bitmez tükenmez gibi gelir diye düşünülür. Akla yakın olan da budur, ama gerçek öyle değildir. Asıl durgun, olaysız günler hemen geçiverir. İlgiyle beneklenen, trajik olaylarla hırpalanan, sevinçle çatlayan anlar, belleklerde derin izler bırakır. Gerçeğin böyle olduğunu, düşününce siz de kabul edersiniz. Olaysız geçen zamanın bağlanacağı nirengiler yoktur. Hiç ile hiç arasında geçen zaman, zaman değildir.
- İnsanların başka insanları nasıl hayvan yerine koyabileceğini ve böylece insanlarla geçinmenin en iyi yolunun kendisinin de hayvanlaşması olduğunu öğrendi.
- İnsanların bazen canavarlar dünyaya getirdiklerine inanıyorum. Bunların bazıları biçimsiz, korkunç görünüşlü, kocaman kafalı ya da küçücük gövdeli olurlar; bazılarının ne ayakları, ne de kolları vardır; bazıları üç kolludur, bazılarının da olmayacak yerlerde kuyrukları ya da ağızları bulunur. Bunların hepsi birer rastlantıdır ve eskiden düşünüldüğünün tersine, böyle yaratıkların dünyaya gelmesinde kimsenin suçu yoktur.Bir zamanlar,bunların, gizli günahların açık birer cezası olduğu düşünülürdü. Fizik yapı bakımında canavarlar bulunduğu gibi, akıl ve ruh yapısı bakımından da canavar olanlar bulunamaz mı? Yüz ve beden kusursuz olabilir, ama bozuk bir gen ya da yumurta, fizik canavarların doğmasına yol açtığı gibi, aynı nedenler bozuk bir ruhun oluşmasına da yol açamazlar mı? Canavarlar, olağan kabul edilen ölçülerden az ya da çok sapmış, uzaklaşmış olanlardır. Bir çocuk, kolsuz doğabildiği gibi, acıma duygusundan ya da vicdandan yoksun olarak da doğabilir. Bir kaza sonucu kollarını yitiren birinin bu eksikliğe kendini alıştırması büyük çaba ister. Ama kolsuz doğan biri, onu garip bulan kişiler yüzünden acı çeker. Hiç bir zaman bir kola sahip olmadığı için, onun eksikliğinden acı çekemez. Küçükken, kimi zaman,kanatlarımız olsa nasıl olur diye düşünürüz. Ama bu, kuşların duyduklarının aynısını duyduğumuzu göstermez. Hayır. Herkes kendini olağan gördüğüne göre, canavar için de kendi gibi olmayanlar canavardır. Ama ruh bakımından canavar olan biri için, durum daha da belirsizdir,çünkü başkalarıyla karşılaştıracak, elle tutulur bir özelliği yoktur. Vicdansız olarak dünyaya gelmiş birine, vicdan azabından perişan olmuş biri gülünç görünecektir. Dürüst olmak, bir suçluya saçma gelir. Canavarın yalnızca bir sapma olduğunu unutmamalısınız. Kusursuzluk, canavara canavarca görünecektir.
- Cinsel içgüdülerinin etkilerine kapılıp onun tuzaklarına düşmeseler, oyuna gelip kölesi olmasalar, insanlar ne büyük bir özgürlük içinde olurlardı! Yalnız bu özgürlüğün tek aksayan yanı, cinsel duygulardan kurtulunca, insanın insan olmaktan çıkması, bir canavar olması.
- Yasalar insanları korumak için yapılmıştır, yok etmek için değil.
- Bir kıza tutulmuşsanız, artık onun içten konuşmadığına ve anlattıklarının doğru olmadığına dünyada inanmazsınız.