- ''Kimsen olmadığını düşün bir. Diyelim ki siyah olduğun için yatakhaneye gidip kağıt oynayamıyorsun. Nasıl hissedersin kendini o zaman? Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava kararana kadar at nalı oynayabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var.'' İnlemeyi andıran bir sesle devam etti: ''İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun.'' (sf: 87 - Sel Yay. - 1. Baskı)
- "Kimsen olmadığını düşün bir. Diyelim ki siyah olduğun için yatakhaneye gidip kağıt oynayamıyorsun. Nasıl hissedersin kendini o zaman? Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava kararana kadar at nalı oynayabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var.''
İnlemeyi andıran bir sesle devam etti: ''İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun." - ..."kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." İnler gibi devam etti. "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."
- Özgür insanlar savaş çıkaramazlar ama savaş çıkmışsa, yenilseler bile savaşa devam ederler. Bu yüzden küçük çatışmaları sürü zihniyetli halklar, savaşları da özgür insanlar kazanır.
- erkekler acımasızdı,çünkü geçmişleri mahvolmuştu.ama kadınlar,geçmişlerinin,gelecek günlerde kendilerini nasıl geri çağıracağını biliyorlardı.
- belki baştan başlayabiliriz,zengin yeni ülkede...meyve yetişen Kaliforniya da.yeniden başlarız.başlayamazsınız.yalnızca yeni doğmuş bir çocuk başlayabilir.sen ve ben...biz neysek oyuz.bir anlık öfke binlerce resim işte biz buyuz.bu toprak,bu kırmızı toprağız biz.sel yılları,toz yılları ve kuraklık yıllarıyız biz.acılarımızı o hurdacıya sattık.
- İnsanın sayısız geceler boyunca odada pinekleyerek kitap okuduğunu, ya da kara kara düşündüğünü getir gözlerinin önüne. Kimi zaman boşa koyarsın dolmaz, doluya koyarsın almaz, doğru mu düşünüyorsun yanlış mı bir türlü bilemezsin, çıkamazsın işin içinden, danışacağın tek bir Allah'ın kulu bile yoktur. Dönüp de sen ne dersin bu işe diyebileceğin hiç kimse yoktur yanında, sen de görüyor musun benim gördüğümü diye soramazsın hiç kimseye. Kaygılısındır, kararsızsındır. Bir ölçü yoktur elinde. Neler gördüm ben burada, neler yaşadım. Sarhoş filan da değildim. Uykuda mıydım bilmem. Ama yanımda birisi olsaydı, uyuyordun, düş görüyorsun derdi. Ve işte o zaman her şey çözümlenmiş olurdu...
- "Barbara Wort'un Kazancı adlı kitabı okuduktan sonra İncil'i unuttum gitti."
- -"George
-Ne var?
-Tavşanlara bakacağım, değil mi George?
-Elbette. Sen yanlış bir şey yapmadın ki.
-Zarar vermek istemedim George.
-Hadi, şimdi git de şu yüzünü yıka." (S. 69) - "Bizim gibileri, yani çiftliklerde ırgat olarak çalışanlar, dünyanın en yalnız adamlarıdır. Aileleri yoktur. Hiçbir yere ait değildirler. Çiftliğin birine kapılanır, kısmette ne varsa cebe indirirler. Sonra kente inip o paranın dibine darı ekerler. Bundan sonra yapacakları ilk iş, bir başka çiftliğin kapısını çalıp kuyruk sallamak olur. Hayattan bekledikleri hiçbir şey yoktur." (S. 19)