- Hiçbir şey canımı insanların, özelikle de her türlü sevince en fazla açık olabilecekleri yaşamlarının baharindaki gençlerin birbirlerine eziyet etmelerinden, üç günlük ömürlerinde birbirlerine surat asıp boşa geçirdikleri vaktin geri gelmeyeceğini iş işten geçtikten sonra fark etmelerinden fazla sıkmıyor.
- Biz insanlar şikayeti çok severiz. Iyi günlerin azlığından yakınır, kötü günlerin ne kadar çok olduğuna hayıflanırız, ama sanırım bu yakınmalarımızın çoğunda haksısız. Tanrı'nın bize bahşettiği iyi şeylerden zevk almak için kalbimizi hep açık tutsaydık, başımıza kötü şeyler gelirse bunlara katlanmak için yeterli gücümüz olurdu.
- Bir şeye kafam takılsa ve canım bir şeye sıkılsa, dışarı çıkıp bahçede birkaç şarkı söyleyince sıkıntım geçiyor hemen.
- Mutsuz olmak da tembelliğe benzer. Yaratılışımız buna çok yatkın. Ama yine de karşı koymak için bir kez harekete geçersek işte o zaman her şey yoluna girer ve yaptığımız işten keyif almaya başlarız.
- Denemeden kimse ne kadar güçlü olduğunu öğrenemez
- "Ahlak konusunda çok vaaz veriliyor." dedim; "Ama neşesizlik konusunda bir vaaz verildiğini hiç işitmedim."
- Sıkıntısını belli etmeyen, tek başına bu sıkıntıyı yenmeye çalışan, bu arada da yanındakilerin neşesini kaçırmamayı becerebilen var mı ?
- Gerçi dünyadaki bütün işler değersiz, başkaları istiyor diye kendi tutkusunu, kendi gereksinimini dikkate almadan, para, onur ve başka şeyler uğruna kendini yiyip bitiren insan her zaman budalanın biridir.
- Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil.
- Tembellik neyse keyifsizlik de odur, tembelliğin bir türüdür. Doğamızın buna eğilimi var, ancak toparlama gücünü bulursak , kolaylikla çalışmamız mümkün olur, gerçek hazzı elde etmenin yolu çalışmaktan geçer.