Hiç olmazsa bugün onu gören biri yakınımda bulunsun diye uşağımı gönderdim. Onu ne kadar sabırsızlıkla bekledim. Dönünce ne kadar sevindim. Utanmasam, boynuna sarılıp öpecektim!
 Evet, sevgili Lotte, ben her şeyi bulur getiririm; yeter ki sen benden iste. Hem; çok çok iste, sık sık iste...
 Atmaca burunla yassı burun arasında ne kadar ayrılık varsa, duygu ve davranışlar da o kadar değişiktir...
 "Siz insanlar!" diye haykırdım. "Bir şeyden söz ederken; bu yanlıştır, bu doğrudur, bu iyidir, bu kötüdür!" diye kestirip atmadan yapamazsınız.
 Biz insanlar daima ilk izlenime değer veririz. Insan, en inanılmayacak şeylere kanabilecek yaradılıştadır. Ama bir kez kafasına bir şey yerleşti mı, onu söküp atmak isteyenin vay haline!
 Nasıl oluyor da, insanı mutlu eden bir şey aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor?
 Bazen düşünürüm, insan sevdiğinin elinden gitmesine nasıl da katlanıyor. Bunu hiç kimse çocuklar kadar derinden duyamaz.
 Ah, birazcık kaygısızlık beni dünyanın en mutlu insanı yapabilirdi...
 Bazen anlamıyorum, ben onu böyle çok, böyle içten sevdiğim, ondan başka hiçbir şeyi görmediğim ve bilmediğim halde nasıl oluyor da, başkalarını seviyor, sevebiliyor!
 Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen birkaç şeye karşı, anlayışsız ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacak...
 Platon (Eflatun)
 Chris Cleave
 Sadık Hidayet
 Emile Zola
 Sylvia Plath
 Adam Fawer
 Mahir Ünsal Eriş
 Yekta Kopan
 Daniel Klein
 Berna Moran