- Kapıdan hikaye kahramanı olarak girdin ne olarak çıkıyorsun?" dedi. "Bilmiyorum," dedim, "gelirken gidiyordu dersin olur biter.'
- ''ben de bilmiyorum bu kadar derine tüpsüz nasıl daldığımı göğsümde bir ağırlık hissetmeden''
- "gidelim," dedi kalbim. Böyle bir kararın, kendi başına davranabilen kahraman için uygun olup olmadığını düşündüm. "Hadi!" dedi kalbim. "Bi dakka..." dedim, "dolduruşa getirme, hazzetmem."
- Gidip Müzeyyen'e dert yanmıştım: ''Burnunun ucundan geçsem beni görmüyor.'' ''Sen de açıktan geç,'' demişti, ''belki yakını görmüyordur ya da bir derdi vardır,alınganlık yapacağına sorsaydın ya.''
- ''...belki de bazı şeyler eskiyince hikaye oluyorlardır.''
- "Çıktığım yer , az önce ayrıldığım yer olabilirdi ; fakat bu kez ben, az önceki kişi olmayabilirdim."
- Gülümsedi. Aramızda bir mesafe varmış, sorduğum soru mesafeyi açığa çıkarıp görünür kılmış, bu açıklık ne yaparsam yapayım kapanamazmış, durumun dil ile izahı yokmuş da ancak ima ile belirtilebilirmiş bakışıyla, "Hayır," dedi, "kişisel." Döndü ve perdelerini kapattı.
- ?Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenini bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri?ye kıl kapar, gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri?nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.?
- ?Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim.? "Konuşunca mesele yoktu.Ayrıca bu devirde herkes en azından iki tane idi.Daha kalabalık olanları da görmüştüm." ?Bir şey içime oturmuş kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım. Yerime Kız Kulesi?ni bıraksalardı. Ne alakaysa?? ?Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenini bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri?ye kıl kapar, gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri?nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.? ?Hikayelerimin başka hikayelere benzemesi ağrıma gidiyordu. Ne zaman bir şeye el atsam, Müzeyyen, Meksikalı ya da bilmeme nereli bir yazarın ya da bor kitabın adını veriyor ve oralarda da benzer şeyler olduğunu söylüyordu. Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Bana ait tek kişilik bir iskemle, oda yok muydu bu dünyada?
- Döküldüğüm yerden yüzüne,gözlerine,ona ait herhangi bir ayrıntıya bakıyor,yeni bir rüzgarın yavaşça yelkenlerimi doldurmaya başladığını hissediyor ve 'Ah,diyordum,ikimizden biri ölmeli.'