"Ayna", dedim. "seni bölük bölük bölerim" "Denememeni tavsiye ederim," dedi, "bölünerek çoğalırım ve çoğaldıkça fazla suret veririm, hoşuna gitmez. "
''Müzeyyen'' dedim, ''sende hicran yarasından derin yara mı var?''
"Ulan bir milimden daha yakın olup da nasıl tarifsiz uzaklıkta olabiliyor iki insan ?"
"Beni senin için gönderdiler,yukarıdan"
"Müzeyyen dedim, 'Sende hicran yarasından derin yara mı var ?' "
"Bir şey içime oturmuş kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım."
"Belki de bu yüzden gözler, kendisi tarafından ve çocukluğa giden bir tarihte oluşmuş, artık "kendine rağmen"e dönüşmüş bir kabuklanmanın içine hapsolmuş, çıkış yollarını yitirmiş bir kimliğin yardım çağrısı gibi bakıyordu."
?Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Bana ait tek kişilik bir iskemle, o da yok muydu bu dünyada??
'Müzeyyen'' dedim, ''sende hicran yarasından derin yara mı var?''
Çocuk, kapının yüksek ve ağır kanadını zorlukla açıp dışarı çıktı. "Nereye gidiyorsun çocuk," dedim içimden, "Büyümeye mi?"
Andre Gide
Markus Zusak
Senai Demirci
Erdal Demirkıran
Ernest Hemingway
Arthur Schopenhauer
Charles Baudelaire
Edip Cansever
William Cuthbert Faulkner
İlhan Berk