- ...içeride ya da dışarıda olmak arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü her insan hayatını bir fanusun içinde yaşamak zorundadır. Fanusu büyütense sadece beyinlerdir ki insanın sığdığı her fanusa beyni de multaka sığar (Syf 59).
- Eğer gideceğin yerin bir sınırı varsa, eğer yapacaklarının bir sınırı varsa, eğer bir gün mutlaka bir sonla önün kesiliyorsa... Sen ömrün boyunca daima bir fanusun içindesin demektir. Bu durumda rahatlıkla 'İnsan bir fanusun içinde hep bir fazlası için yaşar.'diyebiliriz. Zindanda ya da zirvede olması hiç farklı değil yani. O halde nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun, daima yapabileceğinin en iyisini yapmalı insan (Syf 60).
- Her doktor yükselmek ister; ama ne hikmetse bazıları İbni Sina olur (Syf 77).
- 'Bir meslekte yükselmek' asla uyku kaçırıcı bir hedef olamaz. Adı üstünde, hedef! Bir hedef göstermen lazım yani. Yükseleceğin yerin bir adı olmalı. 'Ben şurayı istiyorum!' demelisin yani. Aksi halde bir hedefin yok demektir. Ve eğer etkili bir hedefin yoksa az uyumanın da bir anlamlı yoktur ( Syf 77).
- O an anladı Kendyn. Demek ki sadece an uyumak da bir marifet değildi. Uykunu kaçıran o şeyde çok önemliydi; ama daha mühim bir şey vardı: Yaptığın iş ne olursa olsun mutlaka büyük düşünecektin (Syf 80).
- İnsan iki duygudan biriyle yoğun olarak karşılaştığında, ta ki o yoğunluk bitinceye kadar Marianna Çukuru'nun derinine gömer uykusunu. Bunlardan birisi 'Ölüm korkusu'dur, diğeri de 'Aşk!'. Aslında ikisini de tek bir duyguyla özetleyebiliriz. 'Aşk'. Çünkü 'Ölüm korkusu' dediğin şey yaşama aşkından başka bir şey değildir. Neyse özetle diyorum ki çok büyük bir aşka tutulursan iki saat uyku bile yeter sana... (Syf 109).
- Bir mükemmelin, kendi marifetiyle bir başka mükemmel icat etmesi mümkün değildir; ancak yaptığı şeyi mükemmele yaklaştırması elbetteki mümkündür... (Syf 179)
- İnsanlar 'sindirilme eşiği' aşılıncaya kadar tepkisel davranabilirler ve bir noktadan sonra tamamıyla sessizliğe bürünüp 'bir an önce ne olacaksa olsun' düşüncesiyle etkisizleşirler. Bacağınız koparıldıysa saçınızın çekildiğini duymazsınız artık.
- Sessizlik, en yüksek sesten daha tehditkardı ve fısıltı, çığlıktan daha çok şey anlatırdı.
- Kaldı ki insanın kendisini tutsak hissetmesi için bazen duvar da gerekmez.