"Eğer bir kadın, erkeğin aklına vurulduğunu söylüyorsa bu ya kibirdendir ya da gülünç bir iddiadır; yahut da yozlaşmış bir mizacın mübalağası." Schopenhauer'un bu sözüne katılamayacağım. Bedene vurgun olan erkekler kadar kadınlar da bulunmaktadır lakin akla, zekaya tutulan birçok insan bulunmakta. İnsanlar tarafından çirkin diye nitelendirilen erkekler zekaları ile birçok insanı etkileyebiliyor. Birçok kadın, bilhassa zeki kadınlar bu adamları kas yığını adamlara tercih ederler. Saatlerce konuşmayacaksam, bir konu üzerine tartışmayacaksam ve dahi zamanın geçmediği bir adamla olmanın ne manası var? Bu kibir yahut komik bir söylem değildir. Güzellik geçer. Hatta bazen güzellik tiksinti vericidir.
"Evliliğe sadakat, erkek açısından suni, kadın için doğaldır; dolayısıyla da kadının ihaneti [sadakatsizliği] sebep olduğu sonuçlarından ötürü nesnel, doğaya aykırılığından ötürü de öznel olarak erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir." Schopenhauer'un kendini haklı çıkarma gayesiyle eril dille birlikte 'doğaya aykırı' gibi iri yarı kavramlar kullanarak kadının fiiliyatlarının erkeğinkinden daha büyük bir hata olacağı tezini sürmesi bugün yaşananların aslında pek de anormal olmadığını düşündürdü. Böyle bir düşüncenin ne tip insanlar yaratacağı aslında ortada. Doğanın kanunu neden davranışlarda geçerli oluyor? Yoksa siz beylerin kılıfı mı?
Ne sevgiye ne de nefrete yol açmamak dünya bilgeliğinin yarısıdır:hiçbir şey söylememek ve hiçbir şeye inanmamak da öteki yarısı.
Herkes kendinde eksik olanı sever.
Aşık olan herkes sonunda zevke ulaştıktan sonra olağan dışı bir düş kırıklığı yaşayacaktır; ve bu kadar büyük bir özlemle arzuladığı şeyin diğer cinsel tatminlerden daha fazla bir şeye neden olmadığını görüp şaşkına dönecek, böylece kendisini bu ilişkiden fazla yararlanmış olarak görmeyecektir.
Beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece... kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız.
İyimserlik dinlerde olduğu gibi felsefede de gerçeklerin yerini almış temel bir yanılgıdır.
İsteklerimizi sınırlamalıyız. Arzularımızı dizginlemeli,öfkemizi bastırmalı,bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız...
Her bir kişinin hoşnutluğu mutlak bir büyüklüğe değil, göreli bir büyüklüğe, yani istekleri ve elindekiler arasındaki orantıya dayanır...
"Bir dünya malı elinden gittiyse, Üzülme buna, hiçtir o, Ve bir dünya malı eline geçtiyse, Sevinme buna, hiçtir o, Önünden geçer acılar ve zevkler Geç dünyanın önünden hiçtir o..."
Robert Louis Stevenson
Louis Ferdinand Celine
Necib Mahfuz
Aşkın Güngör
Pucca
Muhammed Bozdağ
Daniel Quinn
Emrah Serbes
Alper Canıgüz
Sinan Yağmur