- Tutukluluğumun başlangıcında en zoruma giden şey ,kafamda hala özgür adam düşüncelerinin bulunmasıydı. Mesela birdenbire bir plajda olmayı,denize doğru ilerlemeyi istiyordum.Ayaklarımın altında ilk dalga seslerini ,vücudumun suya girişini ve bundan duyduğum ferahlığı zihnimden geçirince , aniden hapishane duvarlarının nasıl da dar olduğunu hissediveriyordum...
- Benden daha mutsuz olanlar da vardı.Zaten annem de böyle düşünürdü ; sık sık ,insanın sonunda her şeye alışacağını tekrarlardı.
- O zaman şunu anladım ki ,bir tek gün dışarıda yaşamış olan bir kimse ,hiç zahmetsiz yüz sene hapiste kalabilir.Canının sıkılmaması için yeter derecede anıya sahip olmuştur artık...
- Kaderim,bana fikir sorulmadan belirleniyordu. Zaman zaman herkesin sözünü kesip ,"İyi ama ,sanık kim ? Sanık olmak önemli bir iştir.Benim de söyleyeceklerim var," diyecek oluyordum.
- Zaten şunu da kabul etmeliyim ki ,insanları meşgul etmeye duyulan ilgi uzun sürmez.
- Yaptığım herhangi bir şeyden dolayı hiç bir zaman gerçek pişmanlık duyamamış olduğumu ona samimi olarak ,hatta dostça açıklamak isterdim. Ben her zaman olacak şeyin,bugünün veya yarının etkisi altında olan bir insandım.
- İnsanın başına ne geleceği hiç belli olmaz...
- Hiç olmazsa bir seferinde çarkın durduğunu,bu karşı konulmaz gidişte şansla rastlantının yalnız bir defa ,bir şeyi değiştirebildiklerini öğrenecektim. Bir tek defa ! Bir bakıma da bu ,bana yetecekti galiba. Geri kalanı da kalbim yapacaktı.
- Binde bir şans ,birçok şeyi düzeltmeye yeterliydi...
- İnsan bilmediği şeyler hakkında daima abartılı düşüncelere kapılır.