- Yalnızca güneş mi; uçurtma da, doğudan yükselmiştir. Çinli rahiplerin ruhlarla buluşup gelecekten haber vermek amacıyla gökyüzüne saldığı uçurtma, denizciler tarafından Batı'ya götürüldüğünde bir oyuncağa dönüşür.
Batı'da oyuncak, bilimin öncüsüdür. Gökyüzünün öfkesi olan yıldırıma uçurtma sayesinde tasma takılır, evcilleştirilir. Bu tasmanın adı "paratoner" dir ve uçurtmanın ipi Benjamin Franklin'in elindedir. Elektriğin bir akım ve enerji olduğunu keşfeden Franklin, bilimin yolunda yeni bir kapı açmayı başarır. Bunu da uçurtmasına bağladığı bir anahtarla yapar! - Tren gara yaklaşırken bir görevli gelip, milletvekillerine ait yataklı yer numaralarını sordu. Şaşırdık. Durum anlaşılmıştı. Garda, halkın önünde ikinci mevki vagonlara binecekler, bir istasyon sonra yataklıya geçeceklerdi. Öyle yaptılar.
- Bir adam öldü
Gazatalar bile yazdı öldüğünü
Acanslar bile verdi
Ama gömülmedi
Ne bok yesin mezarcıbaşı
Nasıl örtsün toprağını
Adam hababam bağırmakta
Batan güneşe karşı.
Nüfusunu düşseler kütükten
Helvasını kotarsalar,
Vasiyetini yazsalar,
Adam hababam ummakta
Doğan güneşe karşı.
Adam adam değil ki;
Adam kurtuluş marşı. - Lordun arabası bir köy evinin önünde durur. Atların koşarken çıkardığı sesi önceden duyan çiftçi Fleming, kapının önündedir. Arabadan inen adam Fleming'e doğru yaklaşır:
"Oğlumun hayatını kurtardın. Sen olmasaydın yaşamıyor olacaktı. Sana borcumu ödemeliyim."
Çiftçi Fleming, kendisinin yerinde kim olsa aynı şeyi yapacağını söyler. Tarlada çalıştığı bir gün, yakındaki bataklıktan bir ses duymuş ve koştuğunda beline kadar çamura gömülmüş bir çocuk görmüştü. Hiç düşünmeden bataklığa girmiş ve bin bir zorlukla da olsa çocuğu kurtarmıştı. İşte, karşısında duran, o çocuğun babasıdır. Fleiming, insanlık görevini yaptığını ve bunun karşılılığında maddi bir şeyi asla kabul etmeyeceğini söyler.
Tüm bunlar konuşulurken, çiftçinin yanında duran çocuğa doğru kayar lordun gözleri. Çelimsiz çocuk, evlerin önünde o güne kadar görmediği at arabasına ve lordun kıyafetlerine bakmaktadır hayranlıkla. Lord Randolph, masraflarını karşılamak üzere Fleming'in çocuğunu, hayatını kurtardığı kendi oğlunun okuluna göndermeyi teklif eder. Ülkenin en iyi okullarında okuyan çocuk doktor olur ve adını 1928 yılında penisilini bulan Alexender Fleming olarak yazdırır bilim tarihine!
Çiftçi Fleiming'in bataklıktan kurtardığı çocuk, ağır bir zatürreye yakalanır büyüdüğünde de. Bir kez daha Azrail'in gölgesi altındadır. Bu kez Alexander Fleiming yetişir imdadına ve penisilin sayesinde ölümden kurtulur. Çiftçi Fleiming, lordun oğlunu o gün kurtarmasaydı, oğlu ünlü bir bilim insanı olmaya giden yolu yürüyemeyecekti... Ve o yolun sonunda, lordun oğlu ölümün karşısında ikinci kez galip gelmeyi başaramayacaktı! - İşin kolayına kaçmak isteyen sihirbaz sevdalılarına da, içine girdiği para kasalarından dışarıya nasıl çıktığını soran gazeteci Houdini'nin verdiği yanıtı yazalım:
"Unutma ki, para kasaları dışarıdan açılmamak için yapılır. Bense hep içindeyim!" - Ayak izleri
ki görülmez
kar kelimesinin
geçtiği her şiirde
yiyecek arayan serçenin - Ne zaman bir çocuk ölse
gözü evlerinde
annesinin kavurduğu
helvada
kalır
Yoksul bir çocuk görsem
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse
içimden
Her akşamüstü oyuncakçı
camekanından
çocuk ellerinin
izlerini
siler - Antene konan kuşun
şiirler yazılı
beyaz tüylerinde
belli ki konaklamış
demirparmaklıklı
bir pencere önünde - Deniz kıyısı bir oyun alanıdır her çocuk için. Siz, çakıl taşı toplayanların iri bedenlerine aldanmayın sakın; birer çocuktur aslında onların her biri. Oyuncakçı dükkânının raflarında bir oyuncak beğenmekten hiçbir farkı yoktur, sahilde çakıl taşı aramanın. Her ikisinde de düşler denizinin kıyısında gezinir insanın bakışları.
- Yaşamımızın bir döneminde ne bir sevgili, ne bol maaşlı bir iş, ne de cennet bizim olsun istiyorduk. Tek beklentimiz, vitrinde gördüğümüz bir oyuncağı ellerimizin arasına almaktı.