- "Siz beyaz hanım ya da sizlerden biri, daha güçlü bir halk topluluğunca kaçırılsa dövülse, zincire vurulsa ve uzak ülkelere sürgüne götürülse, sonra da köle diye başkalarına satılsa, çirkin insan örnekleri olarak alay edilse ve yarı aç, kırbaç altında çalışmaya zorlansaydı, sorarım acaba ırkınızdan ne kalırdı bugüne? Zenciler bu ve benzeri birçok dehşete katlanmış hiçbir zaman ezilmemiştir. Yüzyıllar süren zorbalıklara ve ıstıraplara rağmen, günümüzde en iyi atletler; en iyi müzisyenler yine de onlardır? Siz beyazlar, bütün kötülüklerden yengi alarak çıkabilir miydiniz? Söyleyin bakalım: üstün olan kimdir?"
- Fakat sevgili Simonov, ülkeler aralarına engeller döşüyor, birbirlerine düşman oluyor ve insanlar bir araya gelemiyor.En hızlı füzelerle göğe çıkıyoruz, ellerimizi ise kardeşçe duygularla birbirimize yaklaştıramıyoruz. Bilsen, ne kadar üzgünüm.
- Ne çok sanat eseri...Bu dünyaya sığmayacak kadar...Evlerin dışlarına bile asmalı onları...Ne çok kitap...Ne çok kitapçık...Kim okuyabilir bütün bunları...Onları yiyebilseydik...Şu açlık dünyasında onlardan salata yapabilseydik...Onları küçük küçük doğrayıp yemek yapabilseydik...Kitap bolluğu var...Kitaba doyduk buramıza kadar...Dünya boğuluyor kitap bolluğu altında.
- Gerçekçi olmayan şair ölür.Fakat yalnız gerçekçi olan şair de ölür.Sadece akla aykırı yazan şair, kendisince ve sevgilisince anlaşılır ancak.Bu da oldukça umut kırıcı.Sadece akılcı olan şairi eşekler bile anlar.Ama, bu da epey hüzün verici.
- Zavallı kitap tutkunları, sık sık acılara katlanırlar.Aradıkları kitaplar ellerinden kayıverir, kuş gibi havalarda kanat çırpar, satış fiyatlarıyla yükseklere havalanır.Fakat özenilen inci, uzun araştırmalardan sonra elde edilir yine de.
- Teller iletmez haber, direkler devrileli Kara habercidir göklerde kuşlar görüleli. Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli? Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin; Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın, Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın? Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm. Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm. Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine? Yine mi "çağrışak kurtlar ve kuşlar" yerine! Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine. Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş, Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış. Bir mendil ver n'olur, çevresi yaşlanılmamış. Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil, Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil. Garibim: İçimde Eğin'in havası değil. Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim. Bir mısra gülmedim, dosta ağıt düzerim, Uğruna destan yazılası, Adapazarım.
- Bir mermi de benden aslanım, Bir mermi de benden. Bir mermi de benden zafer topları Mukaddes namlular! Daha gelmesin mi bahar, Daha gülmesin mi ağlayanlar? Yıllardır kan içinde, sargı içinde Unuttunuz mu Sevmesini şakalaşmasını? Çekik gözlüler, Kıvırcık saçlılar, ablak yüzlüler! Küller mi saz beniz etti sizi Yabani güller, dost bakışlar, otlu çiçekler! Ve sizler : Adana, Aras pamuğu kadar Sevdiğim yüzler! Yayla türkülerim kadar Memleketlilerim kadar Sevdiğim yüzler! Altıya mı değdi yaşlarınız Otuz dokuz doğumlu çocuklar? Ömrünüz, gözleriniz, uykularınız Sığınaklarda geçti harp boyunca. Oylum oylum ateşleri gördünüz mü, Cepheden dönenleri sordunuz mu? Tanır mısınız Ay nedir, gün nedir, elma nedir? Güneşi gözlere doldurmak güzelken Hey küçük kardeşler hey Görün ne hale koydular dünyamızı. Şimdi zafer topları gürlüyor Avrupa'da. Ve deniz ötesi kıtalardan Şarkılar... Şimdi kazaska oynuyor Avrupa. Şimdi silah yerine bayrak tutanlar... Hiçbirini tanımadığımız, Oyunlarını bilmediğimiz Mişiganlılar, Oksfortlular, Ukranyalılar Şimdi, göz aydın etme zamanıdır. Yeni bir dünya doğuyor. Şorul şorul giden kan pahası. Müjdeler, müjdeler olsun Yeni bir dünya doğuyor Zincir seslerinden Verem basillerinden uzakta... Büyük ölülerini bağrına basıp Yaralı insanlarımız Kahramanlarımız konuşuyor : "Benim olsun, senin olsun, bizim olsun, Hani kardeşlerimiz vardı ya Bu dünyada. -Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, şairlerimiz- Dumdum kurşunuyla vursalar da Her zaman böyle döğüşeceğiz : Gırtlak gırtlağa, diş dişe, tank tanka Demokrasi için, Eşitlik ve hürlük uğruna" Bir mermi de benden aslanım Bir mermi de benden Bir mermi de benden Zafer topları, mübarek namlular!
- OY BENİ I Türkiye yaşanmaz oldu! Her gün bir başka zehir. Görmedik, Bir bahçe, bir çiçek, bir şehir, Görmedik bir gülen, Hasılı bir ferah, bir rahat: Uğruna çekilen, Derttir, mihnettir Senden yana olduğumuz sebeptir Kollektif hayat! II Türkiye yaşanmaz oldu! Gel gör halimiz yaman! Haramiler, bezirganlar elinden Aman, el aman! Kesilmiş mümkünüm, çarem Vay ne hal olmuş vatan! Güzel yarim İstanbul'dan ne haber? Dil-Tarih'ten, Emekçi'den, Sendika'dan? Şiddetin sabahı yakındır Dayan dizlerim dayan Enver GÖKÇE
- Oy Beni I Türkiye yaşanmaz oldu! Her gün bir başka zehir. Görmedik, Bir bahçe, bir çiçek, bir şehir, Görmedik bir gülen, Hasılı bir ferah, bir rahat: Uğruna çekilen, Derttir, mihnettir Senden yana olduğumuz sebeptir Kollektif hayat! II Türkiye yaşanmaz oldu! Gel gör halimiz yaman! Haramiler, bezirganlar elinden Aman, el aman! Kesilmiş mümkünüm, çarem Vay ne hal olmuş vatan! Güzel yarim İstanbul'dan ne haber? Dil-Tarih'ten, Emekçi'den, Sendika'dan? Şiddetin sabahı yakındır Dayan dizlerim dayan |Enver Gökçe(1920 - 19 Kasım 1981)
- Bir mermi de benden aslanım, Bir mermi de benden. Bir mermi de benden zafer topları Mukaddes namlular! Daha gelmesin mi bahar, Daha gülmesin mi ağlayanlar? |Enver Gökçe(1920 - 19 Kasım 1981)