- Varlığımın ben doğduğum zaman doğan, ama ben büyürken büyümeyen bir parçası gibi. Bir zamanlar bildiğim, ama doğarken geride bıraktığım bir parçası gibi...
- Artık onuru korumak için büyük paraların gerektiğini, ama büyük paraların onuru yitirmeden kazanılamayacağını öğrenmiştim.
- Ne var ki yeryüzündeki hiçbir güç, bir tek anda zamanın akışını tersine çeviremezdi.
- "O itoğlu it ne yaptı sana?" diye sordu. Uykudan apansız uyandırılan biri gibi kendime geldim. "Kimi kastediyorsun?" Omuzlarındaki şala daha sıkı sarınıp esnedi; aynı yumuşak uykulu sesle konuşmaya devam etti: "Onlardan biri işte kim olduğu fark etmez. Hepsi aynıdır, başka başka adlar altında hepsi aynı bokun soyudur. Mahmut, Hasan, Fevzi, Sabri, İbrahim, Avden, Beyumi."
- ''O gün, beni terliğiyle dövmüştü. Yüzüm, bedenim çürük içinde kalmıştı. Evi terk edip amcamın evine gittim. Oysa amcam bütün kocaların kanlarını dövdüğünü söyledi. Amcama kendisi gibi saygıdeğer bir şeyhin, dini bütün bir adamın karısını dövme alışkanlığında olamayacağını hatırlattım. Yengem, asıl ulemaların karılarını dövdüğü karşılığını verdi. Din kuralları böyle bir cezaya izin veriyordu. Dini bütün bir kadın kocasından yakınmamalıydı. Kadının görevi, kocasına sorgusuz sualsiz itaat etmekti.''