- Kafir: Siz, bakılınca görülemeyecek kadar geri bir mazisiniz! Mümin: Biz, gerçekten, bakılınca görülemeyecek kadar ileri bir istikbaliz!
- Hasret bir rüzgar, kapı kapı aralar geçer; Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer
- Onu, beyni kanayan soylu kafalar sor, Ölüm zorların zoru,yaşamak ondan da zor...
- TEYPTE REİS BEYİN SESİ - Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz; ruhundan uzağız! Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona; Rahmet. - Sayfa 138
- TEYPTE REİS BEYİN SESİ - (...) Ne etsem, nefsim arkamdan yetişip payını almayı biliyor. Tabağıma zehir koysam, onu salyasıyla kendikine göre mayalandırıp yutuyor, besleniyor. Hem benim nefsimi kıracak, hem de rahmetinden hiçbir şey kaybetmeyecek sistem!.. Onu arıyorum! - Sayfa 141
- Sabahleyin kapıdan çıkarken, dua: "-Allah'ım; kalbimde bir nur, dilimde bir nur, kulağımda bir nur, gözümde bir nur, ardımda bir nur, önümde bir nur, üstümde bir nur, altımda bir nur halket ve bana nur ihsan eyle!" Taraf taraf nur cümbüşü içinde O, Allah'ın Sevgilisi...
- Bayar, İnönü tarafından kanun darphanesi meşhur köşke davet edilmiş, murai bir nezaketle karşılanmış ve kendisine aynen şunlar söylenmiştir: "- Seçimleri kazandınız; Partinizi, memlekete hayırlı olmasını dileyerek tebrik ederim. Siz de zaten milletvekilisiniz. Hükümeti hemen size tevdi etmeye hazırım!" Lisana bakın; kendisi devlet reisliğinde kalıp hükümeti vermeyi mi düşünüyor; yoksa hiçbir devlet reisine uymayacak bir tasarruf itirafiyle ve daha ziyade bir çete reisi anlayışiyle, kendisi de dahil, baskında ele geçmiş hazinelerini polise teslim etmeye mi kalkıyor? Her iki türlü de komik!.. Zira yeni Meclis toplanacak, devlet reisini seçecek, o da gereğini yerine getirecektir. Besbelli ki, İnönü de aynı apışma halindedir ve elbetteki Celal Bayar gibi bir kurnaz böyle bir (tranzituar - geçici uğrak) mahiyetindeki hükümeti kabul edemez. O, devlet reisi olacaktır; hiç böyle bir kademeden geçilir mi o makama?... S: 135
- Menderes ağlayan bir sesle demiş ki: - Bana bu işkenceleri etmeyin! Mahkemede bunları söylemek bana giran gelir!.. Yanyana odalarda ve aynı şartlar içinde bulunan Menderes'le Bayar'dan ikincisinin bu acıya nasıl mukavemet edebildiği sualine cevap gayet basittir: - Bünye meselesi!.. Menderes'in beynini yıkamak ve dilini kıpırdayamaz hale getirmek için yapılan iğnelerse cabası... S: 470
- Kendini Allah'a esir ver ki, hürriyeti bulasın ve hayvan hürriyetinden kurtulasın!.. S: 14
- Seyyidler 'deki manevra ve geçit resminden sonra Vahidüddin yakınlarından birine şöyle diyor: " - Allah, ittihatçıların elinde perişan hale gelen bu vatanı bir harp tehlikesinden korusun; ve böyle bir harp zamanında milletin başına geçecek padişaha acısın!" Vahidüddin'in sezdiği harp, herhalde küçük Balkan Muharebesi değil, Büyük Dünya Savaşıydı; ettiği dua da, Mehmet Reşad'dan ziyade, bilmeden, kendisineydi. S: 71