- (Epikür)ü bizde yanlış anlarlar. Zevk ve sefa meselesi... Bizde bu felsefe, cismani, şehvani manada zevk ve sefa olarak anlaşılır. Hayır! (Epikür) bu değildir. (Epikür) öyle ruhi hasletler arar ki, ruhi safhaya ve neş'eye, şevke varmanın ahlakı yolunda gider. Ama bu şevk'e varacak bütün yollardan mahrumdur. Onun için, mecburidir, felsefenin cismani telakki edilmesi... Tasavvufta bu en büyük dava... Büyük safa... Fakat o safhaya gidecek yol?.... İsimle olmaz bu iş.... Mesela Hayyam bizce tam (Epikür)cüdür. Bedbin bir felsefe içinde keyfine bak, hükmü... Bu hükmün insanı saadete ulaştıramaz; olsa olsa hislerini iptal etmeye götürür. Ebediyet tefekkürü önünde duygusuzluk telkin eder ve cismani planda kalır. Fakat kurcalamaktan alıkoyucu bir tarafı... (Epikür)ü yanlış anlayanlardan olmayalım, yalnız manasını bilenlerden, yolunu kapalı görenlerden olalım...
- Yunan, sadece akıl ve (plastik) zevk harikasıdır. Aklı uzanabileceği en uzak noktalara kadar götürmüş ve nihayet ona "geber, sende iş yok!" diyebilmiştir. Fakat ruh emrinde büyük aklı bulamamıştır. Bu da zaten filozofun değil, peygamberlerin işidir. Böyleyken, tek başına rehbersiz akıl nereye kadar gidebilir, göstermiş ve nasipsiz Batıya örnek olmuş tefekkür zemini... Din olarak inandığı ustûre, (Mitoloji)lere gelince, hayal gücünü belirtmekten ileriye geçemez, beşeri hırslarla dolu tanrı tasavvurlarından ibaret bir oyuncak panayırı...
- Varlık yokluk hakkında meşhur sözü var (Dekart)ın:
"Mademki düşünüyorum, öyleyse varım!"
Buna bir nev'i tahkikçi iman yolu da diyebiliriz.
(Dekart)ın yanı başında, bütün Batının en büyük kafa telakki ettiği (Paskal) vardır. Birbiri ile yanyana dururlar. Ve birbirlerini idrak etmişlerdir. (Paskal) üzerine biraz duracağız. Bu adam evvela zekanın insanı tahrip edecek kadar üstün inkişafını ifade etmiş bir idrak... Marazi zeka... Dokuz yaşında riyazi kanunlar keşfetmiştir. Bugün hala çürütülememiş bir takım münhani(eğri) kanunları...Gitgide zekayı ve saf tefekkürü o hale getirmiş bir insan ki, artık zekanın kıymığı beynine batmıştır, aklın son merhalesinde... - Bir insan rehbersiz kalırsa, tamamıyla itikatsız, dayanaksız, mesnetsiz kalırsa, münhasır akılla nereye kadar gidebilir. Ve insan orada mahvolur. (Paskal) ondan sonra (Port Ruayal) isimli bir nev'i manastıra çekiliyor ve ömür boyunca orada, kendince ibadet ve eser yazmakla uğraşıyor.
(Paskal)ın mücerret akılla vardığı son nokta şudur: "Bana Allah gerek; filozofların anladığı manada değil, haberini peygamberlerin getirdiği Allah..." - (Rembo) mücerret fikri o hale getirmiş ki, ilahi azameti her noktada görür olmuştu. "En küçük bir teşbih yapsam çıldıracağım; o hale geldim" diye bir notu vardır. Bırakıyor edebiyatı, bir coğrafya cemiyetine aza oluyor, Afrika'ya geçiyor. Bir tek kelime mecaz, teşbih, istiare kullanmadan kuru kuru raporlar veriyor. "Güneş battı, yağmur yağdı, şu oldu, bu oldu" gibi.... Ve otuz sekiz yaşlarında bir hastalığa tutuluyor, Marsilya'da ölüyor. Ölürken son sözü şudur: "Allah Kerim.." Aynen böyle... Zira Afrika'da Araplarla teması olmuş, bu kadarını öğrenmiş... Evet "Allah Kerim" deyip ölüyor. Bir sözü, var... Bu söz ayarında bir söze rastlamadım ben hatatımda: "La vrais vie est apsante - Hakiki hayat namevcuttur!" Olmadı! (Apsante) namevcut demek değil... Olup da olmayan... Bütün bu hayatın (Rembo)ya verdiği his şudur: "Var" burada değil; burası, bir olanın işareti; ama o burada değil... (Paskal)ın da buna yakın bir sözü var. Pek basit, çok derin... Sözdeki derinlik, tumturaklı olmaktan uzak olduğu, tabiileştiği, kendi kendine içten geldiği vakit tecelli eder. Süslenen ve alayişli giyinen bir kadında olduğu gibi değil de, tabii çizgileri içinde görünen bir kadın gibi...
(Paskal) diyor ki:
"Nous mourrons seul- Yapayalnız ölürüz!"... Bu basit sözün ruhundaki derinlik hudutsuz... - Ey, bütün mucizeleri içinde en hayran olduğum mucizesi diye, ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş olmasını gösterebileceğim mahzun Peygamber!..
- Velî, kendisine 'Birazdan gelirim' diye söz verip ayrılan birini, kar ve yağmur altında günlerce bekliyor:
Ona soruyorlar:
-Sen deli misin? Hâlâ gelmeyeceğini anlamıyor musun?.. Ne bekliyorsun kar ve yağmur altında?
Diyor ki, velî:
-Eğer buradan ayrılacak olursam, arkadaşıma yalancılık isnad etmiş olurum. Onun için bekliyorum!
Bu ahlâk, velînin değil, velîlikle beraber her şeyin aslî sahibi bizzat O'nundur. - Allah'a hakikatten yola çıkmak,meşakkat;
Allah'tan yola çıkıp varılan şey hakikat... - Yahudiler esrarlı mahluklar...(Kapitalizm)i o kurar, (Komünizm)i o yapar, sonra o yıkar. şimdi Yahudi'yi şöyle, kısaca tahlil edelim: Biri bir adım ileri attırırsa, diğeri gelir, o adımı geri aldırır. Peki, nedir bundan murad?... Hiçbir yerde birlik bırakmamak... Bâtılda bile buluşturmak istemez insanları... Yahudi budur; ve hak veya bâtıl, her birliğe düşmandır. Tek gayesi, gizli Yahudilik hegemonyasını kurabilmek için insanlığı bölmek, ufalamak, çözmek ve çürütmek...
- Yahudiler esrarlı mahluklar... (Kapitalizm)i o kurar, (Komünizm)i o yapar, sonra o yıkar. Şimdi Yahudi'yi şöyle, kısaca tahlil edelim: Biri bir adım ileri attırırsa, diğeri gelir, o adımı geri aldırır. Peki, nedir bundan murad? Hiçbir yerde birlik bırakmamak... Bâtılda bile buluşturmak istemez insanları... Yahudi budur; ve hak veya bâtıl, her birliğe düşmandır. Tek gayesi, gizli Yahudilik hegemonyasını kurabilmek için insanlığı bölmek, ufalamak, çözmek ve çürütmek...