- Memleket değirmenini bütün memleketin havası döndürebilir... Bir tek muhitin havasıyla dönse dönse dönek birkaç münevver döner...
- Nice zamandır, Halk Fıkrası ve kabinesinin işleri çok kötü gidiyordu. Ben de kendi kendime :
Bakalım ne olacak, falcılık yasak o9ldu, Halkçılar tebşiratçı(müjdeci) kahinleri nerden, nasıl bulacaklar, diye düşünüyordum...
Filhakika gazeteleri, böyle falcılık yapıyorlar ama hakiki değildir, büyük, meşhur bir falcı ancak bu işin altından kalkabilir, diyordum...
Nihayet beklenen falcı ortaya çıktı. Hem, bütün evsafıyla(nitelikleriyle), batıl itikatları, acayip, korkunç çehresi, garip kıyafetleriyle meşhur, beynelmilel bir falcı: Faşistlerin başı Sinyor Musolini. Sinyor Musolini tebşir(müjde) ediyor:
Türkiye'nin işleri düzelecektir... Memlekette feyz(verimlilik) ü bereket artacaktır.... - Yahya Kemal Beyin dalgınlığı şairken hoşa gidebilir. Arkadaşımın uydurma sağırlığı, şahsi işlerinde kendisi için faydalı olabilir. Fakat bir memleketi idare eden bir fıkra, ağzından çıkanı kulağı işitmeyecek kadar sağır ve dalgın olursa, o diyarın encamı nereye varır???
- Araplar Irak'ı zaptettikleri zaman mahalli maliye idaresine bir Musevi getirmişler. Ve bunu merkezi hükümete şu suretle bildirmişler:
"Aradık taradık, maliye idaresine bu Musevi'den başka kimseyi bulamadık... Eğer bu tayin tasvip olunmazsa onun yerine kimseyi getiremeyiz."
Halife Ömer buna şu suretler cevap vermiş:
"Ya Musevi ölürse?.." - Tasarruf haftası içindeyiz... Bilmem hangi vilayette tasarruf cemiyeti reisi, kahve yerine bir bardak su içerek "haftanın" resm-i küşadını(açılı töreni) yaptı...
(...) Fakat ille de "tasarruf propagandası" yapmak isteniyorsa, 500 kadar kenarları yaldızlı mektup yazılsın. Ve 500 kadar muhterem zata gönderilsin.
Bu işe benim de yardımım dokunsun diye, 500 kadar muhterem zata gönderilecek mektubun müsveddesini takdim ediyorum.:
"Efendim, tasarruf haftasındayız. Bu hafta zarfınd: şampanya ve her nevi pahalı müskirat(içkiler) miktarını, kumar zararını, otomobil benzinini, cins atların gıdasını, hiç olmazsa yarı yarıya, azaltmanız; han, apartman almak arzusunu yenmeniz; lutf ü ihsanınızda(iyilik ve bağış) biraz daha eli sıkı olmanız, müsterhamdır, efendim hazretleri..." - Halk Fırkası erkanı fırkaları ıslah etmek ve ölümden kurtarmak için kırk gün kırk gece düşündüler.
Kırk kişiden mürekkep bir kırklar heyeti yaptılar.
Biz bu işe kırk bir buçuk maşallah, derdik ama ne çare ki, "kırk kişiyiz birbirimiz biliriz..." Ve kanaatimizce bugünkü şeklinde Halk Fırkası'nın "kırklara karışması" mukadderdir. - Fenere kanımın kaynamaya başlaması başka sebepten... Son yaptığım içtimai, felsefi, harsi(kültürel), kozmografi(gökbilimsel) tetkikat neticesinde, anladım ki, Fener, İstanbul, Kadıköy, filan semtlerinin mümessilidir... Galatasaray Beyoğlu, Şişli semtlerinde tarafta sahibidir... Fener'in kaptanı Sirkeci'de dükkan açmış... Galatasaray'ınki Beyoğlu'nda.
Ben, iki gözüm, spordan anlamam ama, şimdi neden, Fener'in taraftarı, Galatasaray'ın balosu, müsameresi çoktur bunu anladım işte.
Sporda olsa, halka dayanalım vatandaşlar!... Halka, kapılarımızı geniş açalım iki gözüm! - Doktorlar bana kızmasın! "Ya demek sen, doktorluğun büyük, muazzam, beşeri, merhametkar manevi cephesini küçültüyorsun? Öyleyse sen de bir hasta ol da görürsün! demesinler...
param olur da, vizitesine 10 papel verdim mi, her doktor beni, tabii mesleki vazife dolayasıyla tedavi eder gibi geliyor bana!..
Yok eğer, bermutat(adet olduğu üzre), param olmazsa, Cerrahpaşa falan gibi bir hastane kapısında beklemeye sabrım ve tahammülüm olsun yeter!.. Bize sıra gelirse, tabii gene mesleki vazife dolayısıyla, gene doktor beyler tedavi ederler beni... - Ama ne mahalle?... Fenni olsun diye, ilkönce mahallenin tavuk kümesinden işe başlamış, Alimallah!.. Filhakika bu kümesler, cancağızım, o kadar fenni ve sıhhi değil ama; filhakika bu kümesleri ve ahırları, "Himaye-i Hayvanat Cemiyeti" görürse itiraz eder ama, ne de olsa!... Hilal-i Ahmer'in(Kızılay) yalnız felaketzede insanları değil, felaketzede tavukları da bu kadarcık olsun düşünmesi büyük eser-i hamiyettir( yurt sevgisi eseri).
Yaşasın! Bin yaşasın! Hilal-i Ahmer!.. - Sen tarlasın
ben traktör,
sen kâğıtsın,
ben-yazı makinası;
karım, oğlumun anası,
sen türküsün,
ben---cura.
Ben nemli ılık bir lodos gecesiyim
sen rıhtımda dolaşan kadınsın,
bakıyorsun karşıdaki ışıklara.
Ben suyum,
sen---içensin.
Ben yoldan geçenim
sen bana el etmek için
pencereni açansın.