- DE Kİ: sığınırım yükselen şafağın Rabbine, O?nun yarattıklarının şerrinden, ve bastıran zifiri karanlığın şerrinden, karanlık işlere düşkün tüm insanların şerrinden, ve kıskançlık duyduğunda kıskancın şerrinden. - Felak Suresi
- Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var!
- 45-Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra güneşi gölgeye delil kıldık.. 46-Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik.. Furkan
- Sen sözü açığa vursan da gizlesen de Allah için birdir. Çünkü o gizliyi de bilir daha gizli olanıda.. Taha-7
- Hak ancak Rabbindedir Sakın şüpheye düşenlerden olma!?. Maide-147
- Hakla batılı karıştırıpta bile bile hakkı gizlemeyin Bakara-142
- Tanzimatın ve Meşrutiyetin, Kürtlerin yaşayışı üzerinde yapacağı değişiklik, doğrudan doğruya ağa, bey, reis, şeyh ve hocaların bu ilkel sürüler üzerindeki nüfuzunu kıracak nitelikte idi. İnsanlığı bile idrak etmemiş olan bir kitleye ise, Kürtlük telkin etmeye imkan yoktu. Bu kitle varlığının manasını bir avuç gulgul (bir nevi darı) ve bir avuç arpa yemekten ibaret zanneder, cumhuriyet nedir, yaşadığı dağın arkasında ne vardır, bilmez ve bilmek de istemezdi. Hemen hemen hepsi bu bilgilerden yoksun bu kitleyi tahrik için, propagandayı din yönünden yapmak lâzımdı. Gerçekte de öyle oldu.? Kaynak: Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları, Kaynak Yay., İstanbul 1992, C. 1, s.115.
- "Öldüren kadınların öyküsü kadın öyküsüdür "
- Neden Bütün Dinlerin Kutsal Saydıkları Kitaplar, Kadınlara Başını Örtmesini, Sessiz Olmasını ve Erkeklere Tabi Olmasını Emreder? İncil I. Korintoslulara, 11 Bap 11 "Ben Mesih'e uyduğum gibi, siz de bana uyun. 2 İmdi her şeyde beni hatırladığınız ve size teslim ettiğim gibi talimleri tuttuğunuz için sizi methederim. 3 Fakat bilmenizi isterim ki, her erkeğin başı Mesih, her kadının başı erkek ve Mesih'in başı Allah'tır. 4 Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her erkek başını küçük düşürür. 5 Fakat başı örtüsüz olarak dua eden yahut peygamberlik eden her kadın başını küçük düşürür; çünkü traş edilmiş olmakla bir ve aynı şeydir. 6 Çünkü eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin. Fakat kadına saç kesmek, yahut tıraş olmak ayıp ise örtünsün. 7 Çünkü erkek, Allah'ın sureti ve izzeti olduğu için başını örtmemelidir; fakat kadın erkeğin izzetidir. Çünkü erkek kadından değil, fakat kadın erkektendir; 9 çünkü erkek de kadın için değil, fakat kadın erkek için yaratıldı. 10 Bunun için melekler sebebinden kadın, başı üzerinde hakimiyet alametine malik olmalıdır. 11 Bununla beraber, Rabde ne kadın erkeksiz, ve ne de erkek kadınsızdır. 12 Çünkü kadın erkekten olduğu gibi, böylece erkek de kadın vasıtası iledir; fakat her şey Allahtandır. 13 Siz kendi nefsinizde hükmedin; kadının örtüsüz Allah'a dua etmesi yakışır mı? 14 Tabiat bile size öğretmiyor mu ki, erkeğin uzun saçlı olması kendisi için hürmetsizlik, 15 fakat kadının uzun saçlı olması kendisine izzettir? Çünkü saçı kendisine örtü olarak verilmiştir. 16 Fakat eğer bir kimse çekişici olmak istiyorsa, bizim böyle bir âdetimiz yoktur, ne de Allahın kiliselerinin vardır. 17 Fakat bunu tenbih ederek daha iyisi için değil, ancak daha kötüsü için toplanmalarınızı methetmem. 18 Çünkü evvelâ, kilisede toplandığınız zaman, aranızda ayrılıklar olduğunu işitiyorum; ve bir parça inanıyorum. 19 Çünkü aranızda makbul olanların belli olması için aranızda fırkalar da olması lâzımdır. 20 İmdi bir yere toplandığınız zaman, Rabbin akşam yemeğini yemek için değildir; 21 çünkü yemekte herkes önce kendi akşam yemeğini alır, ve kimi aç kalır, kimi de sarhoş olur. 22 Acaba yemek ve içmek için evleriniz yok mudur? yahut Allahın kilisesini hor mu görüyorsunuz? ve bir şeyi olmıyanları utandırıyor musunuz? Size ne diyeyim? sizi methedeyim mi? Bunda methetmem. 23 Çünkü size teslim ettiğimi ben Rabden aldım; Rab İsa ele verildiği gece, ekmek aldı, 24 ve şükrettikten sonra, kırdı ve dedi: Bu sizin için olan benim bedenimdir; bunu benim zikrim için yapın. 25 Böylece de akşam yemeğinden sonra, kâseyi aldı ve dedi: Bu kâse benim kanımda yeni ahittir; her kere içtikçe, benim zikrim için bunu yapın. 26 Çünkü bu ekmeği her yediğiniz ve kâseyi içtiğiniz zaman, kendisi gelinciye kadar Rabbin ölümünü ilân edersiniz. 27 Bunun için her kim lâyık olmıyan tarzda ekmeği yerse, yahut Rabbin kâsesinden içerse, Rabbin bedenine ve kanına karşı suçlu olur. 28 Fakat insan kendi kendini imtihan etsin, ve öylece ekmekten yesin, ve kâseden içsin. 29 Çünkü yiyen ve içen, bedeni farketmezse, kendisine karşı hüküm yer ve içer. 30 Bundan dolayı sizden bir çoğu zayıf ve hastadırlar, ve epeyi kimseler uyuyorlar. 31 Fakat eğer kendi kendimizi farketseydik, mahkûm olmazdık. 32 Fakat hükmolunduğumuz zaman, dünya ile beraber mahkum olmıyalım diye, Rab tarafından tedip olunuyoruz. 33 Bundan dolayı, kardeşlerim, yemek için toplandığınız zaman, birbirinizi bekleyin. 34 Eğer bir kimse aç ise, evde yesin; ta ki hüküm için toplanmıyasınız. Ve geri kalan şeyleri geldiğim zaman tertip edeceğim. *** I. Korintoslulara, 14 Bap 14 Mukaddeslerin bütün kiliselerinde olduğu gibi, 34 kiliselerde kadınlar sükût etsinler; çünkü onlara söylemek için izin yoktur; ancak şeriatin de dediği gibi, tâbi olsunlar. 35 Ve eğer bir şey öğrenmek isterlerse, evde kendi kocalarına sorsunlar; çünkü kadına kilisede söylemek ayıptır.
- "Hedefe gitmek için kullanılacak her yol meşrudur." Niccolò di Bernardo dei Machiavelli (3 Mayıs 1469 ? 21 Haziran 1527) Makyavelizm, açık bir tarifi yapılacak olursa iki yüzlülük demektir. Hile, aldatmaca kavramları bu fikir örgüsü içinde geçen en çok kelimelerdir. İstediği politik veya siyasi bir sonucu elde etmek için kendisini hiçbir ahlaki ve ya fikri bir kaideye bağlı hissetmeden hareket eden bir zihin dünyasına sahiptir. Ve bu yönüyle hesapçı ve plancıdır. Yöneticinin atması gereken adımları bir takım fikirler ve değerler engellememelidir. Gerçek hayat, sana ne yapmanı zorunlu kılıyorsa onu yapmak zorundasın. Yani yönetici ne yapması gerekiyorsa sadece onu yapar. Hak veya adalet gibi kavramlar yöneticinin atacağı adımlarda etkili değildir. Peki, bunlar neyin uğruna yapılıyor, iktidarda kalmak için. Makyavelliye göre yönetici iktidarda kalabilmek için aslan gibi güç kullanmalı ve tilki gibi kurnaz olmalıdır. Ve ayrıca yönetmenin iki yolu vardır. Bunlardan birincisi hukuk diğer ise güçtür. Eğer birinci yöntemle sorunlar çözülmüyorsa güç kullanmak kaçınılmazdır. Yönetici aslan ve tilki gibi olmalı. Çünkü aslan kendisini tuzaklardan koruyamaz, bu yüzden tilki gibi olmalı. Tilki ise kendisini kurtlardan koruyamaz, bu yüzden de aslan gibi olmalıdır. Makyavel?in zihin dünyasındaki düşman kimdir? İşte burada düğüm biraz daha çözülüyor. Ona göre düşman yöneticinin iktidarını engelleyen her şeydir. İşte Makyavel?e göre en büyük erdem düşmanlarından iktidarını korumasıdır. Biraz daha açacak olursak iktidarda kalmak için kendi yardımcılarını dahi feda edebilir. Nitekim Makyavel ünlü eseri ?Hükümdar?da halkın tepkisini engellemek için kendi bakanını halkın linç ederek öldürmesine izin veren yöneticiyi anlatırken, yöneticinin yaptığı bu işle hem halkını memnun ettiğini hem de kendisini yolsuzluklardan temizlendiğini ve halka korku vererek de iktidarını kuvvetlendirdiğinden bahseder. Yani birini veya birilerini kurban ederek hem halkı memnun edersiniz hem de korkutarak iktidarınızı kuvvetlendirirsiniz. Ayrıca Makyavelli yöneticinin kamuoyunun gücünü kullanmasının zaruretine inanır, son tahlilde kalabalıkların iktidarın devamı noktasında etkili bir unsur olduğunu tespit etmişti. Toplulukları yanıltarak manipüle etmekte ise herhangi bir sakınca görmediğini söylemek şimdiye kadar anlattıklarımızdan dolayı sizleri şaşırtmayacaktır. Makyavel?in ifadesi ile yönetici tilki gibi olmalı ve iktidarını kuvvetlendirmek için zaman zaman halkını aldatmalıdır. Fakat bunu yaparken önemli nokta bunu hissettirmeden yapmalıdır. Yani halk kandırıldığını hissetmemeli çünkü önemli olan gerçekler değil sizin dış dünyaya çizdiğiniz imajdır. İşte Makyavel ve Makyavelizm aşağı yukarı böyle bir şey? Şimdi kendi yaşadığımız dünyaya şöyle bir bakalım. Çok uzaklara değil elinizin dokunduğu insanlara bakın, kendinize bakın. Yöneticilerinize, başkanlarınıza, liderlerinize, ağabeylerinize, arkadaşlarınıza, zenginlerinize, fakirlerinize bakın. Yukarıda saydığım özelliklerin toplumumuzun büyük bir bölümüne etki ettiğini göreceksiniz. Makyavelist özellikler sanki bizim üzerimize serpiştirilmiş, insanın kurdu olmuşuz. Elimizin dokunduğu insanlarda bakın birkaç hatıra(!) var, Makyavel?den. Hatta Makyavel gibi olanlar ve hatta onu aşanlar bile mevcut. Bu toplumumuzun inkar edilemez genel hali.. Toplumun genel hali bu olmakla birlikte benim biraz mercek tutmak istediğim asıl nokta kendini İslamcı olarak tarif eden veya böyle bir tarif yapmasa bile sahip olmuş olduğu fikriyatı ile böyle bir kategoriye doğal olarak dâhil olan bir damar üzerinde olacak. Kimileri İslamcılığı modern bir akım olarak tarif ederken kimileri ise İslamcılığı Hz. Adem ve Hz. Nuh'tan bu yana süregelen İslami mücadelenin günümüze bakan son halkası olarak tarif etmekte. Ben burada bir tarif yarışına girmeyeceğim elbet. Siz nasıl tarif ederseniz ediniz, İslam hayata ve insana dokunan, ona rengini veren onu inşa eden, burada biraz daha vurgulamakta fayda var, her yönüyle inşa eden; ekonomik, toplumsal, düşünsel, içtimai, pratik, siyasi kısımları ihmal etmeksizin her yönüyle kişisel ve toplumsal hayatı tarif ve inşa eden bir dindir. İşte bu yüzden tarihsel süreç içerisinde İslam, bu alanlardan bir tanesinden veya birkaçından uzaklaştığında Müslümanlar nezdinde, o noktalar üzerinde özel bir algılama ve mücadele alanının doğması yadsınamaz bir gerçek ve kaçınılmaz bir gerekliliktir. İşte tam da can alıcı nokta bu, mücadele alanında Müslümanların hareket tarzlarını sınırlandıracak ona yön verecek, istikamet çizecek belirli kaideleri yok mu? Hz. Peygamberin örnekliği, mücadele metodu onlar için bir anlam ifade etmiyor mu? Müslümanlar kendi mücadele alanlarını, stratejilerini uygulama ve pratiklerini oluştururlarken zamanının genel kabul görmüş fikirleri üzerinden kendilerini meşrulaştırma arayışlarıyla oradan oraya savrulup duracaklar mı? Yoksa radikal ve ılımlı tariflerinden birini seçerek, kendi yollarını değil de, kendilerine belirlenen seçeneklerden birini tercih ederek yollarına devam mı edecekler? Ve sorular emin olun daha da çoğaltılabilir. İslamcı olan veya doğal olarak o kategoride değerlendirilen hareketler içerisindeki liderler, yöneticiler hareketlere yön verenler, kritik noktalarda karar alanlar bu mücadeleyi sürdürürlerken nasıl bir usul ve üslup takip ediyorlar? Müslümanları tek bir ümmet görüp ayrıştırmadan ve hatta bütünleştirerek mi hareket ediyorlar? YOKSA Makyavelleşiyorlar mı? Kendi iktidarlarını İslam?ın maslahatı olarak algılayıp/algılatıp yönetimlerini, iktidarlarını devam ettirmek için hiçbir kaideye dayanmaksızın hareket etmeye mi başladılar? Dikkat edin bu hastalık, Makyavelleşme hastalığı, tırnak içerisinde söylüyorum, ılımlısından, radikaline İslamcı olarak nitelendirilen birçok hareketlere ve bu hareketler içerisindeki kişilere tesir etmiştir. Makyavelist yaklaşım tarzının, Batı düşün dünyasında kayda değer bir etkisi olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Peki, İslamcılar'a ne oluyor? Sizin öğretmenimiz Makyavel mi? Makyavel?e göre "Yönetici, İktidarda kalmak için ne gerekiyorsa o yapmalıdır." Şimdi size soruyorum, siz Makyavelleşenlerden misiniz?