- Hakikat nazarında herkesten ziyade hasta olan, maddî ve gafil doktorlardır. Eğer eczahane-i kudsiye-i Kur'aniyeden tiryak-misal imanî ilâçları alabilseler, hem kendi hastalıklarını, hem beşeriyetin yaralarını tedavi ederler, inşâallah.
- Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San'atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki; bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?
- Hem bil ki: Her yeni gün, sana hem herkese, bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümatlı ve perişan bir halde gider, senin aleyhinde âlem-i misalde şehadet eder. Zira herkesin, her günde, şu âlemden bir mahsus âlemi var.Eğer namazı kılsan, o namazın ile o âlemin Sâni'-i Zülcelal'ine müteveccih olsan; birden, sana bakan âlemin tenevvür eder. Âdeta namazın bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin, onun düğmesine dokunması gibi, o âlemin zulümatını dağıtır ve o herc ü merc-i dünyeviyedeki karmakarışık perişaniyet içindeki tebeddülat ve harekât, hikmetli bir intizam ve manidar bir kitabet-i kudret olduğunu gösterir.
- Hem bil ki: Her yeni gün, sana hem herkese, bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümatlı ve perişan bir halde gider, senin aleyhinde âlem-i misalde şehadet eder. Zira herkesin, her günde, şu âlemden bir mahsus âlemi var.Eğer namazı kılsan, o namazın ile o âlemin Sâni'-i Zülcelal'ine müteveccih olsan; birden, sana bakan âlemin tenevvür eder. Âdeta namazın bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin, onun düğmesine dokunması gibi, o âlemin zulümatını dağıtır ve o herc ü merc-i dünyeviyedeki karmakarışık perişaniyet içindeki tebeddülat ve harekât, hikmetli bir intizam ve manidar bir kitabet-i kudret olduğunu gösterir.
- Bülbül daldan dala yapıyor sekiş, O sebepten gülle ediyor çekiş, Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş, Kıyamete kadar sökülmez imiş. Seyrani'nin gözü kanlı yaş imiş, Benim derdim her dertlere baş imiş, Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş, Meğer taşa tohum ekilmez imiş.
- AŞKIN ÇİLESİ Ben bu aşkın çilesini, Yanar çektim, tüter çektim. Yedim gonce silesini, Bülbül gibi öter çektim. Dizgin etsem gönül atın, Geçer göğün yedi katın, Yalan dünya maslahatın, Kah bitmez, kah biter çektim. Seyrani bilmem mert midir, Yoksa cana cömert midir, Eyyub'un derdi dert midir, Ben ondan besbeter çektim.
- GÖNÜL SERDEN GEÇER YARDAN GEÇMEZ Gönül serden geçer de yardan geçmez, Bağlanmış ikraya kavi özlüyüm Her sözüm dinleyen özüm seçemez, Sırat köprüsünden ince sözlüyüm Benim sözüm çürük değil sağ gibi, Çürük sözler erir akar yağ gibi, Üzerinden kervan geçer dağ gibi, Yokuşluyum sanma beni, düzlüyüm. Yolcu ateş yanmak ile yol yanmaz, Erenlerin dokunduğu gül yanmaz, Cehennemde günah yanar, kul yanmaz, Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm. Seyrani aradın onu her yerde, Aşk-ı hakikatle düştüm bu derde, Tuttum günahımdan yüzüme perde, Rabbim divanından kara yüzlüyüm.
- ÖĞÜNSÜN İster ihtiyar ol ister nevcivan Bu dünyada baki kalan öğünsün Meraksız fikirsiz gamsız her zaman Ta baştan şad olup gülen öğünsün Müddet-i Hazret-i Ademden beri Okunmaz defteri bilinmez sırrı Bu dünyadan gitti nice bin biri Ahretten dünyaya gelen öğünsün Sefil Şenlik der: Bu dünya fani İskender, ya Rüstem, Süleyman hani Ecel pazarından kurtarıp canı Azrail'den mühlet alan öğünsün
- YURT VERMEYİZ DÜŞMANA Ehli İslam olan işitsin Biz sağ iken yurt vermeyiz düşmana İsterse Urus ne ki var gelsin Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Kuşanın kılıcı geyinin donu Kavga bulutları sardı her yanı Doğdu koçyiğidin şan alma günü Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Asker olan bölük bölük bölünür Sandınız mı kars kalesi alınır Boz atlar üstünde kılıç çalınır Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Kavga günü namert sapa yer arar Er olan gösünü düşmana gere Cemi ervah bizlen meydana girer Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Ben Asfer'dir bilin Urus'un adı Orman yabanisi balıkçı nesli Hınzır sürüsüne dalıp kurt misli Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Hele Al-i Osman'ın görmemiş zorun Din gayreti olan tedarik görün Al tepip baş kesin Kazak'ı kırın Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Şenlik ne durursunuz Atlara binin Sıyra kılıç düşman üstüne sürün Artacaktır şanı Al-i Osman'ın Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Aşık Şenlik
- KARA TOPRAK Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sâdık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sâdık yârim kara topraktır Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sâdık yârim kara topraktır Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sâdık yârim kara topraktır Âdem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yedirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sâdık yârim kara topraktır Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sâdık yârim kara topraktır İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sâdık yârim kara topraktır Dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sâdık yârim kara topraktır Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sâdık yârim kara topraktır Bütün kusurumuzu toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sâdık yârim kara topraktır Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sâdık yârim kara topraktır Aşık Veysel