- TÜRKÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ Dünya dolsa şarkıyılan Türküz türkü çagırırız Yola gitmek korkuyulan Türküz türkü çağırırız Türküz Türkler yoldaşımız Hesaba gelmez yaşımız Nerde olsa savaşırız Türküz türkü çağırırız Türklerdir bizim atamız Halis Türküz kanı temiz Şarkı gazeldir hatâmız Türküz türkü çağırırız Bayramlarda düğünlerde Toplantıda yıgınlarda Sıkılınca dar günlerde Türküz türkü çağırırız Yaylâlarda yataklarda Odalarda otaklarda Koyun gibi koytaklarda Türküz türkü çağırırız Su başında sulaklarda Türkün sesi kulaklarda Beşiklerde beleklerde Türküz türkü çağırırız Hep beraber gelin kizlar Bile coşar o yıldızlar Koşulunca çifte sazlar Türküz türkü çağırırız İnler Veysel arı gibi Bülbülerin zârı gibi Turnalar katarı gibi Türküz türkü çağırırız Aşık Veysel
- YARİM Her sabah her sabah suya giderken Yâr yolunda toprak olsam toz olsam Bakıp dört köşeyi seyran ederken Kara kaş altında ela göz olsam Uğrunu uğrunu giderken yola Nice dilsizleri getirir dile Gövel ördek gibi inerken göle Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam Veysel ördek olsun sen de göl yârim Yeter artık kerem eyle gel yârim Lale sümbül mor menekşe gül yârim Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam Aşık Veysel
- UZUN İNCE BİR YOLDAYIM Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldayım Gidiyorum gündüz gece Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece Uykuda dahi yürüyom Kalkmaya sebep arıyom Gidenleri hep görüyom Gidiyorum gündüz gece Kırk dokuz yıl bu yollarda Ovada dağda çöllerde Düşmüşüm gurbet ellerde Gidiyorum gündüz gece Düşünülürse derince Irak görünür görünce Yol bir dakka miktarınca Gidiyorum gündüz gece Şaşar Veysel işbu hâle Gâh ağlaya gâhi güle Yetişmek için menzile Gidiyorum gündüz gece Aşık Veysel
- Çocuğudum anam bana ders verdi Okumamı çalışmamı ön gördü Milletine bağlı ol da dur derdi Vatan sevgisini giyitti anam
- DELİ GÖNÜL Deli gönül değme çaydan bulanmaz Coşarsa dalgası kendinden olur Derdsiz aşık diyar diyar dolanmaz Gezdirir kavgası kendinden olur Gönüle delidir demiştik baştan Üşenmez borandan ıslanmaz yaştan Boğulmaz denizden yenmez ateşten Ateşi kor közü kendinden olur Gönül bir deryadır dalgası dinmez Her güzele meyil verip dost denmez Taşıma su ile değirmen dönmez Dökülür çarka su kendinden olur Yüce dağlar ova gibi düzlenmez Veysel muhannetten kerem gözlenmez Tilki gölgesine arslan gizlenmez Yiğidin gölgesi kendinden olur Aşık Veysel
- HİCRAN HANÇERİ Arzum yok zenginin baklavasında Aslım arpa aşı içenlerdeniz Ne börek ne çörek ne tavasında İğne iplik ile uçanlardanız Ne servet ne varlık ne aldım devlet Ne alim ne ilim gördüm icazet Çoban çeşmesinden içtiğim şerbet Varlıktan bir kenar geçenlerdeniz Otuz yıl aşk ile kaldığım kadar Dünya bize zindan oldu mukadder Eyyüp derdi ile oldum kafadar Derdi tabibine açanlardanız Tahammül közüyle bağrımı yakıp Sabır gömleğini koluma takıp Eşi dostu akrabayı bırakıp Mekke'den ayrılıp göçenleriz Adem'de Hüda'nın lutfu nazarı Sarrafına gösteririz pazarı Aşkın tezgahında sevda hızarı Hicran hançeriyle biçenlerdeniz Bayburtlu Hicrani
- VARDIM Kİ YURDUMDAN Vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı Camlar şikest olmuş, meyler dökülmüş Sakiler meclisten çekmiş ayağı Hangi dağda bulsam ben o maralı Hangi yerde görsem çeşm-i gazalı Avcılardan kaçmış ceylan misali Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı Laleyi sümbülü gülü har almış Zevk u şevk ehlini ah ü zar almış Süleyman tahtını sanki mar almış Gama tedbil olmuş ülfetin çağı Zihni dert elinden her zaman ağlar Sordum ki bağ ağlar, bağban ağlar Sümbüller perişan, güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı Bayburtlu Zihni
- AVŞAR ELLERİ Kalktı göç eyledi Avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler ırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımın temreni Hakkımızda devlet vermiş Fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir Dadaloğlum yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Dadaloğlu
- UTANSIN Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz Dost ağlasın zelim felek utansın Kıyamette kavuşmak var biliriz Dost ağlasın kahpe felek utansın Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz Geçit vermez sağımız solumuz Kalır gayri bizim burda ölümüz Mert ağlasın namert olan utansın Avşar ili yaylasına göçmedik Aşın yeyip sularını içmedik Tenhalarda kendimizden geçmedik Can ağlasın hain felek utansın Dadaloğluyum yine coştu çağladı Ak üstüne karaları bağladı Fırkat oldu yüreciğim dağladı Ben ölende çapanoğlu utansın
- Bir Şirin elinden aşk meyin içtik Hak ile batılı farkedip seçtik Varlık dağlarını deldik de geçtik Ferhat olsak da bir, olmasak da bir!