- İnsan olmak büyük bir başarı, önemli bir aşamadır. Herkes, kavgasını içinde taşır. Bunu benimsemek kendi yasalarına göre tek başına kazanmak ya da kaybetmek zorundadır...
- "...Bulmak, yaratmak istediğim şeyleri düşünerek uyurdum. Örneğin, insan vücudu için bir fitil bulup ateşliyordum. Derinin, gözlerin, saçların rengini değiştiriveriyordu. Fitili taş yığınına soktun mu, köyün bütün evlerinden güzel bir evin oluyordu. Kem gözlerden koruyordu sonra insanı bu fitil. Böylece, kimse benden kaçmaz,daha rahat, daha mutlu yaşardım."
- Bütün yapabildiğimiz, karşımızdakine kendi görüntüsünü sunmaktı.
- ... kadın, kendini ele vermekten korkuyordu. Bu noktada bir duvar olduğunu kabul ediyorlardı. Erkek, sevgili olarak kendini asla tanıyamamaya mahkûmdu.
- GİTTİĞİMDE benden sana, beklemediğin bir sıra ziyaretine gelecek, düşüncelerine kuşku, duygularına şüphe katacak başka bir anı daha kalacak. İşte o zaman, bu kadında kendini bulacaksın.
- Yakmak için koca koca Fırınlar yapacaklarına, Yahudiler'le Çingeneler'in göz ve saç rengini değiştirmek daha kolay olmaz mıydı?
- Mantar mevsimi boyunca, daha birkaç hafta demir yolu çevresinde dolaştık. Yer yer, taşların arasına gömülmüş yanık kemik parçalarıyla küllere rastlanıyordu. Köylüler, durup dudaklarını büzerek bakarlardı. Bazıları, Yahudi ölüsünden insanlarla hayvanlara bulaşıcı hastalık geçeceğine inanmıştı. Ayaklarının ucuyla küllerin üstüne toprak atarlardı. Bir defasında, sepetim den düşen mantarları toplar gibi yapıp, bu küllerden bir avuç almıştım. Benzin kokuyor, parmaklarıma yapışıyordu. Dikkatle inceledim. İnsana benzer yanını göremedim. Yine de bu küller, fırından çıkan ya da yanmış turbalarla yosunlardan arta kalan küllere benzemiyordu. Korktum. Sanki yanan adamın hayali tepemizde dolaşıp bizi gözlüyordu. Yüzlerimizi unutmayacaktı hiç. Bu hayalin durmadan beni kovalayıp geceleri uykuma gireceğini damarlarıma hastalık aşılayıp beynime deliliği sokacağını biliyordum.
- Köylülere göre, Yahudiler'in yakıldığı fırınlardan çıkan dumanlar gökyüzüne dimdik yükselip Tanrı'nn ayakları altında yumuşacık bir halı oluyordu. Oğlunun ölümüne üzülen Tanrı'yı avutmak için, gerçekten bu kadar Yahudiyi kurban etmek gerekli mi, diyordum kendi kendime. Belki yeryüzü yakında kocaman bir yangın yeri olacaktı. Papaz, bütün insanların bir gün öleceğini, hiçlikten gelip hiçliğe döneceklerini söylememiş miydi?
- Gerçek olan, insanın kendi yolunu kendi eliyle çizdiği, geleceğinin tek hakimi olduğuydu. Herkes aynı ölçüde önemliydi. Her şeyden önce de eyleminin yönünü ve amacını bilmeliydi insan. Eyleminin yalnız kendini bağladığına inanan, büyük bir yanlışlığa düşerdi. Biraraya gelen eylemler, yavaş yavaş toplumu kurarlardı. Bir kadının elinde körü körüne kumaşa batıp çıkan iğne, güzel bir işlemenin ortaya çıkışma katkıda bulunurdu.
- İnsanlık tarihinin kurallarına göre, adsız insan yığınları arasından, belirli zamanlarda, olağanüstü biri çıkardı. Bu bilge kişi, üstün yetenekleriyle baş olur, renkli iplikleri elindeki resmin dolambaçlı yollarından geçiren nakışçı gibi ulusları yönetip, düşüncelere, eylemlere yön verirdi.