Ne anlaşılmaz bir insansınız Milena! Viyana'da yaşıyorsunuz, derdiniz başınızdan aşmış, gene de şaşmaya, üzülmeye zaman bulabiliyorsunuz...
Ne tuhaf...Yüzünüzü bütün ayrıntılarıyla getiremiyorum da gözümün önüne,pastanede ,masaların arasından geçip gidişinizi çok iyi anımsıyorum.Biçiminizi,giysinizi görür gibiyim.
Hava kapalı, yağmur yağdı yağacak, bulutların ışığı dokunuyor gözlerime, ne yaparsın, her şey olması gerektiği gibi: Üzüntülü ve ağır.
".. benim seni düşünmek ve solumak için, sahip olduğum tüm zamana her zamankinden bin kez daha fazla ihtiyacım var."
Asla birlikte yaşamı paylaşamayacağız seninle, paylaşamayacağız ve asla'dan "öncesi" yine asla'dır.
Burada olsaydın (yalnız sıcaklığını duymak için değil) ne iyi olurdu? Başımı omzuna kor, geniş bir soluk alırdım.
Ah! Milena, iki saattir kanepede uzanmış yatıyorum ve bu süre boyunca senden başka hiçbir şey düşünmedim.
Yeter bunca soru; onlar ne güzel bilinçaltında uyuyordu, ne demeye gün ışığına çıkarmalı onları?
Biliyorsun Milena, ona doğru atacağın bir adım seni bulunduğun seviyeden bir adım aşağı çekecektir, ama bana doğru gelirsen uçuruma atlıyor olacaksın
... göğsümün soluk alıp verebilmek için nasıl bu kadar daralıp genişleyebildiğini anlayamıyorum, neden bu kadar uzaktasın anlayamıyorum.
İskender Öksüz
Carl Gustav Jung
İpek Ongun
Ingeborg Bachmann
Kamuran Şipal
Sunay Akın
Jean Baudrillard
Cemil Meriç
Haruki Murakami
Sylvia Plath