- Geçenlerde düşümde gördüm sizi gene. Uzun bir düştü, hemen hemen hiç anımsamıyorum! Viyana'ya gitmişim sözde, ama bilmiyorum, sonra Prag'a dönmüşüm ve adresinizi unutmuşum, yalnız sokağı değil, kenti de anımsamıyorum, silinmiş hepsi; bir ara bir ad beliriyor usumda: Schneider adı! Ne yapacağımı bilmiyorum bu adla. Anlaşılan bulamayacaktım sizi bir daha. Şaşkınlığımdan birtakım kalleşçe denemelere girişiyorum, nedenini bilmiyorum, ama başaramıyorum da. Bu denemelerden biri kalmış aklımda, yalnız: Bir zarfın üstüne "Milena" adını yazıyorum; altına da, bu mektubun sahibine iletilmesini dilerim, iletilmezse Maliye'nin çok büyük kaybı olur... diye ekliyorum. Bu gözdağı devlet işletmelerini korkutacak da sizi bulacaklar sözde! Kurnazlığıma ne buyrulur Kuşkulanmayın sakın, yalnız düşlerde tekin değilim.
- ("bağlı" sözü için azarlayın beni, her şey gelir elinizden, ama en iyi başardığınız iş azarlamak anlaşılan; ödevlerini hep yanlış yapan bir öğrenciniz olmak isterdim, durmadan azarlayasınız diye; sınıfı görür gibiyim, üzerime eğilmişsiniz, ben korkudan başımı kaldıramıyor, bakamıyorum yüzünüze... Durmadan azarlıyor, parmağınızı sallıyorsunuz havada! Ne dersiniz? Öyle mi yapardınız?)
- Unutuyorum hep, öyle ya, daha o kadar gençsiniz ki, yirmi beş bile değil, yirmi üç yaşındasınız belki! Bense otuz yedi, neredeyse otuz sekiz oluyorum, neredeyse sizden bir o kadar daha yaşlıyım.
- Yaşımı, yıpranmışlığımı, hele korkumu anlamaya çalış; sonra unutma ki, sen gençsin, taptazesin, gözü peksin; oysa benim korkum, gün geçtikçe artıyor, dünyadan el etek çekmek anlamına geldiği için artıyor baskısı bu korkunun, baskı arttıkça da korku büyüyor.
- Onun güçsüzlüğüne utanılacak bir şey olarak bakmamak gerek; uçmak gereksinimi de güçsüzlükten kaynaklanmaz mı, uçmak bocalamak, kararsızca kanat çırpmaktan başka nedir...?
- "Reçete yazmak kolay, ama insanlarla anlaşmak güç..."
- Bir konuyu doğru yorumlamakla o konuyu yanlış anlamak tamamen birbirini dışlayan durumlar değildir...
- Nihayetinde tek çare şartları kabullenmek, her şeyden önce de, dikkati kendine çekmemek..! Sana ne kadar ters gelirse gelsin, ağzını kapalı tut..! Bu koca hukuk sisteminin hassas bir denge halinde olduğunu anla. Sistemde değişiklik yapmaya çalışırsan ayağının altındaki zemin her an kayabilir.Üstelik bunun sonucunda o devasa sistemde hiçbir değişiklik olmaz. Sadece daha katı, daha büyük, daha haşin ve daha kötücül bir hal alır...
- Belli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya da erişmek gerekir...
- El taşı olabildiğince sıkı kavrar. Daha da uzağa fırlatabilmek için sıkıca kavrar taşı.Ama o kadar uzağa da götürür yol...