- Yaşama başladığın anda iki ödev: Sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak...
- Hiçbir zaman, yeterince hazırlanmış olmuyor insan, ama bunun için kendisini suçlayamaz, Çünkü her dakika hazır olunmasını amansızca isteyen bir hayatta insan hazırlanmaya ne zaman vakit bulabilir..?
- İnsanların birlikteliği şuna dayanır: İnsan, kendi varlığının gücüyle aslında kendi içlerinde yadsınamaz olan başkalarının yadsıyormuş gibi görünür; bu da o insanlar için tatlı ve rahatlatıcı, ama gerçeklikten, ve dolayısıyla süreklilikten hep yoksun...
- Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın...
- Dünyadaki uyumsuzluk, şükür ki, sadece sayısal bir uyumsuzluğa benziyor..
- Kimseyi aldatmamak; hatta dünyayı da aldatıp onu bir zafer olanağından yoksun bırakmamalı...
- Sahip oluş yoktur, sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır...
- Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerlediğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu...
- Kuramsal olarak eksiksiz bir mutluluk olanağı vardır: İçimizde yokedilemez bir varlık olduğuna inanmak, ve ona ulaşacağım diye çaba harcamamak...
- Sözcüklerin yol açtığı karmaşadan kurtuluş: Etkin olarak yok edilecek olanın, ilk önce sıkıca kavranmış olması gerekir; ufalanıp dökülen ufalanıp dökülür, ama yok edilemez...