...Bunu açıklamam mümkün değil. Ama mutlaka sen ve de herkes insanın kendisi dışında da bir varlığının olduğunu yada olması gerektiğini düşünüyordur. Sadece bu bedende hapissem yaratılışımın anlamı ne olabilir? Bu dünyada hangi büyük acıları çektiysem bu acılar Heatcliff'in de acıları oldu. O acıların her birini en başından ver mücahede ettim ve hissettim. Hayatta en büyük düşüncem odur. Her şey yok olsaydı ve bir tek o kalsaydı da ben var olmaya devam ederdim. Her şey yerli yerinde olsaydı ve bir tek o yok olsaydı bütün kainat tümüyle bana yabancı bir yer olurdu. Kendimi onun bir parçası gibi hissetmezdim. Linton'a olan sevgim ormandaki yeşillikler gibidir. Kış gelince ağaçlar nasıl değişiyorsa eminim zamanla benim bu sevgimde değişecektir. Heatcliff'e olan sevgimse o ormandaki ölümsüz kayalıklar gibidir. Kayalıkların görüntüsü pek hoş değildir ama onlarsız da olmaz. Nolly Ben Heatcliff'im. O hep ama hep benim aklımda illa keyif verici bir düşünce olarak değil, nasıl ki ben kendimi düşünmekten hep keyif almıyorsam. Ama o sanki benmişim gibi hep aklımda. Onun İçin bizim ayrılacağımızdan bahsetme bir daha. Bu olabilecek bir şey değil. Ayrıca...

Canını cehenneme yolayacağım onun! Cehennem bu konuğu aldığında eskiden olduğundan on kat daha fazla kararacak!

-...İnşallah öbür dünyada da gözlerini böyle güzel açar.
+...İnşallah azap içinde açar!"... Son anına değin yalan söyledi. Nerede o şimdi? Orada değil! Cennette değil! Yokta olmadı! Nerede o halde? Acı çekip çekmemen umurumda değil!" demiştin bana. Benimde tanrıdan tek bir dileğim var. Dilim kaskatı kesile dek hep bu duayı tekrarlayıp duracağım! Catherine Earnshow ben yaşadığım müddetçe huzur bulma kabrinde! Seni benim öldürdüğümü söyledin! Yapış yakama o zaman! Kurbanlar katillerinin yapışırlar yakalarına. İnanıyorum ki, biliyorum ki hayaletler var yeryüzünde. Hep benimle ol! Hangi şekle istersen gir. Delirt beni! Yeter ki beni sensiz uçurumda bırakma! Ah Tanrım bu anlatılmaz. Hayatım benimle olmadan ben yaşayamam. Ruhum olmadan ben yaşayamam!

Öncelikle Catherine'e şaşılacak kadar çok benzediği için bana korkunç bir şekilde onu çağrıştırıyor. Zihnimi en çok bunun meşgul ettiğini düşünebilirsin. Ama tam tersi zira bana onu çağrıştırmayan ne var ki? Yere bakamıyorum çünkü bu yassı taşlarda onu görüyorum! Baktığım her bulutta, her ağaçta onu görüyorum, geceleri hava onunla dolu, gündüzleri neye baksam onu görür gibi oluyorum. Onun hayali beni çepeçevre kuşatmış! En sıradan erkek ve kadın yüzleri -hatta kendi yüzüm- benimle dalga geçiyor. Bütün dünya bana gaddarca onun bir zamanlar yaşadığını ve benim onu kaybettiğimi hatırlatıyor bana!

Suda canıyla boğuşan bir adama kıyıya bir kulaç kala durup dinlenmesini söylemek gibi bir şey bu! Kıyıya varınca zaten dinleneceğim ama önce o kıyıya varmam gerek.

Suda canıyla boğuşan bir adama kıyıya bir kulaç kala durup dinlenmesini söylemek gibi bir şey bu! Kıyıya varınca zaten dinleneceğim ama önce o kıyıya varmam gerek.

Öyle bir bakışı vardı ki, ne kadar haklı olursanız olun öfkelenemezdiniz.

Onu yakışıklı falan diye sevmiyorum. Benden daha çok bana benziyor da, onun için seviyorum. Ruhlarımız her neden yoğrulmuşsa, ikimizinki de aynı.

Sen yanıma gelene kadar rahat nedir bilmeyeceğim. Asla, asla bilmeyeceğim.

Bu gözler artık, çevresindeki hiçbir şeye bakmıyor gibiydi.