Belki de bir tanrısı var acının, hüznün, ayrılığın
Ey sözlerim benim Onlar ki bana her zaman Bir diriliş verenedir Meselem bitmeyendedir
Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu Masada masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu
Tanrının düşüyüz, dedi, o yaşlı adam Bizi unutunca ölüyüz Basbayağı bir ölü Bilmem ki bu sözleri ben Hangi sözle buluşturdumdu o zaman.
Daha pek düşünmek istemiyorum ölümü Yeter ki eksilmesin öfkem Yeter ki aklım gücüm yerinde Ve sonuna kadar direnmede Adımı unutup Bir kaya gibi sert ve görkemli kalmayı bileyim Elbette umutsuzluğa düşerim bazan Elbette umutluyum her zaman Neden yazılır bir şiir Çünkü nasıl aşılabilir başkaca İnsanın karmaşıklığı.
Gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim Bir oyuğa, oyulmuş bir yaşama Ne gereği var ki saatin Balkona çıkıyorum sürekli Yollar yollar yollar katediyorum sanki böylece Bir semtin ilk rengini alıyorum
Yanılmak her şeyi yeniden görmek gibi bir şey oluyor
Susmanın su kenarındayız bugün,
Ve günler günlerin içinde öyle yavaş ki.
Bu çocuk anlaşılmayanın ta kendisi.
Lisa Kleypas
Mario Levi
Jose Rodrigues Dos Santos
Dido Sotiriyu (Dido Sotiriu)
Haldun Taner
Ahmet Şerif İzgören
Umut Sarıkaya
Küçük İskender (Derman İskender Över)
Metin Altıok
James Joyce