- O aslında zorluk çıkarmak falan istemiyordu, ama başka nasıl davranacağını ve kim gibi olması gerektiğini de bilmiyordu.
- Zaman bir saçmalıktır.
- İyi bilinen bir gerçektir ki; halkı yönetmeyi en çok isteyenler, bu işi yapmaya en az uygun olanlardır.
- kendisinin Başkan yapılmasını sağlayabilecek kişilerin bu işi yapmasına hiçbir surette izin verilmemesi gerekir.
- "Bu yalnızca rüya bile olsa, yine de oldukça ürkütücü bir rüya," dedi Mella, "sadece kestirme bir yol açmak için bir gezegeni yok etmek." "Şey, ben daha kötülerini de gördüm," dedi Ford, "yedinci boyuttaki bir gezegenin galaksilerarası bar bilardosunda top olarak kullanıldığını okumuştum. Bir kara deliğe düşürülmüş. On milyar kişi ölmüş." "Bu çılgınca," dedi Mella. "Ama otuz puan toplamış."
- Hâlâ hiçbir şey olmuyordu. Sonra hafif bir fısıltı, açık havada aniden yayılan sesin fısıltısı duyuldu. Dünyadaki bütün televizyonlar, bütün teypler, tüm pes sesleri veren hoparlörler, tüm tiz sesleri veren hoparlörler sessizce açıldılar. Her konserve kutusu, her çöp tenekesi her pencere, her otomobil, her bardak, her paslı metal parçası mükemmel bir ses yükselticisine dönüşmüştü. Dünya yıkılmadan önce bu en kusursuz ses sistemi, kurulmuş en mükemmel anons cihazı olacaktı. Ama ortada konser, müzik, şamata falan yoktu, sadece bir-duyuru okunuyordu. ?Dünya halkı lütfen dikkat.? dedi bir ses, müthişti. Çok düşük bir distorsiyon düzeyi, en sert insanı bile ağlatabilecek müthiş ve kusursuz kuadrofonik bir ses. ?Burası Galaktik Uzayüstü Planlama Konseyi Vogon Filosu, ?? diye sürdürdü ses. ?Hiç şüphesiz bildiğiniz üzere, Galaksinin uzak köşelerinin imar planlarına göre yıldız sisteminizden uzayüstü boyutta bir ekspres yol geçmektedir; üzülerek söylüyorum ki gezegeninizin bu nedenle istimlak edilmesi gerekmektedir. İşlem sizin Dünya saatinizle iki dakikadan az bir zaman alacaktır. Teşekkür ederim." Anons kesildi. Tarif edilmesi zor bir dehşet çöktü izleyenlerin üzerine. Dehşet dalgası, insanlar demir tozuymuş da altlarında bir mıknatıs gezdiriliyormuşcasına ilerledi kalabalıkta. Panik filizlendi yeniden, dehşetli bir panik, ama kaçacak bir yer yoktu. Bunu gören Vogonlar yeniden anonsa başladılar. Anons şöyleydi: ?Bunda şaşıracak bir şey yok. Projenin bütün planları ve istimlak emirleri Dünya zamanıyla elli yıldır Alfa Centauri?deki yerel planlama bölümünde askıdaydı, yani resmi itirazlar için yeterince zaman varken şimdi yaygara yapmanız anlamsız. ? Anons yeniden kesildi yankısı uzaklarda kaybolurken. Kocaman gemiler zorlanmadan yavaşça ters döndüler gökyüzünde. Herbirinin altında bir kapak açıldı, boş, karanlık bir dörtgen. Bu arada bir yerlerde birileri bir radyo vericisi ayarlamış, uygun dalgaboyunu saptamış ve Vogon gemilerine gezegen adına ricada bulunmuştu. Onların Vogonlar?a neler söylediğini kimse duymadı, duyulan yanıttı yalnızca. Anons tekrar açıldı. Ses sıkkındı. Şöyle dedi: ?Ne demek kimse Alfa Centauri?ye gitmedi? İnsanoğlu yapma allah aşkına, Alfa Centrum dört ışık yılı uzaklıkta. Darılmayın ama, yerel sorunlarla ilgilenme zahmetine katlanamıyorsanız kendi bileceğiniz iş. ? ?Tahrip ışınlarını verin. ? Dörtgenlerden ışık boşandı. ?Bilemiyorum,'? dedi anonsdaki ses, ?sevimsiz kahrolası gezegen, hiç sevmedim burayı. ? Ses kesildi. Korkunç ve dehşetli bir sessizlik. Korkunç ve dehşetli bir ses. Korkunç ve dehşetli bir sessizlik. Vogon İnşa Filosu yıldızlı karanlık boşlukta uzaklaştı
- ?Dinle şunu,? dedi, hâlâ 'tanıtım broşürüne dalmış olan Ford, ?geminin sibernetik yapısında müthiş bir şeyler yapmışlar. Yeni bir kuşak Sirius Sibernetik Şirketi robot ve bilgisayarları, yeni HIK özelliğiyle. ? ?HİK özelliği?? dedi Arthur. ?O da ne?? ?Ha, Hakiki İnsan Kişiliği demek oluyor.? ?Ya,? dedi Arthur, ?tüyler ürpertici.? Arkalarından bir ses, ?Öyle dedi. Ses alçak ve umutsuzdu, gerilerden gelen metalik bir tıkırtı eşliğinde çıkıyordu. Arkalarına döndüklerinde kapıda dikilen sefil, kambur duruşlu çelik bir robot gördüler. ?Ne?? dediler bir ağızdan. ?Tüyler ürpertici? diye sürdürdü Marvin, ?her şey. Tam anlamıyla tüyler ürpertici. Üzerinde konuşmaya bile gerek yok. Şu kapıya bir bakın,? dedi kapıdan içeriye adımını atarak. Tanıtım broşürünü taklit ederken ses modülatöründeki hiciv devreleri çalışmaya başladı: ?Gemideki bütün kapılar hoş ve aydınlık bir tavır sergilerler. Sizin için açılmak onlar için bir zevktir ve daha sonra başarıyla gerçekleştirilmiş bir görevin huzuruyla kapanmak ise onlar için bir tatmindir.? Arkalarından kapanan kapının sesinde bir doyum iniltisi duyduklarından emin oldular. ?Hmmmymmm ah!? dedi kapı. Marvin bunu soğuk iğrenmeyle izlerken mantık devreleri tiksintiyle çatırdayıp kapıya fiziksel şiddet uygulama kavramıyla tıngırdadı. Başka bazı devreler şunu dile getirerek bağlantı kurdular: Neden ilgilenelim ki? Ne gerek var? Hiçbir şey uğraşmaya değmez. Bazı devreler de kapının moleküllerinin ve insanoid beyninin moleküler bileşimini analiz ederek eğlendiler. Hızlı bir salınımla üst uzaydaki hidrojen yayım düzeyini ölçtüler ve sıkıntı içinde kapandılar. Robot dönerken vücudu umutsuzlukla sarsıldı. ?Hadisenize,? diye mırıldadı, ?sizi köprüye götürme emrini aldım. Ben ki, gezegen büyüklüğünde bir beyne sahibim ama onlar sizi köprüye götürmemi istiyorlar. Gel de işinden doyum almaktan söz et! Ben de zerre kadar yok.? Dönüp nefret ettiği kapıya doğru yürüdü
- İşin içinde periler olduğuna inanmadan da bir bahçenin güzel olduğunu göremez miydi insan?
- Trillian'ın Zaphod ile ilişkisinde karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, Zaphod?un insanları faka bastırmak için mi aptal numarası yaptığını, yoksa kendisi düşünmekten üşenip de bir başkasına-bu işi yıkmak amacıyla mı aptal numarası yaptığını, yoksa olan bitenden hiçbir şey anlamadığını örtmek için mi aptal numarası yaptığını, yoksa gerçekten mi aptal olduğunu ayırt etmeyi bir türlü becerememiş olmasıydı. Şaşırtıcı biçimde zeki olmak onuruna erişmişti, öyleydi de - ama her zaman değil, şimdi olduğu gibi, bu yüzden endişeleniyordu. İnsanların kibirli olmak yerine şaşkın olmalarını yeğlerdi. Bütün bunlar Trillian?a her şeyin ötesinde gerçekten aptalca görünüyordu ama artık anlamak için uğraşmıyordu.
- Otostopçunun Galaksi Rehberi oldukça düzensiz bir şekilde yayına hazırlanmış bir kitaptır ve editörlerine o an için iyi bir fikirmiş gibi gözüken pek çok bölüm içerir. Bunlardan bir tanesi (Arthur'un şimdi rastladığı) güya Makimegalon Üniversitesi'nde kadim filoloji, dönüşümsel etik ve tarihsel algının dalga uyumlu teorisi üzerine parlak bir akademik kariyer yapmış, sessiz ve genç bir öğrenci olan Veet Voojagig'in deneyimlerini aktarmaktadır, ki Veet Voojagig Zaphod Beeblebrox'la Pan Galaktik Gargara Bombaları içerek geçirdiği bir gecenin ardından, geçen birkaç yıl içinde satın aldığı tükenmez kalemlere ne olduğu meselesini giderek daha da büyüyen bir saplantı haline getirmiştir. Bunu oldukça zahmet verici ve titiz bir araştırmayla geçen uzun bir dönem izlemiştir; o dönem boyunca galaksideki belli başlı bütün kayıp tükenmez kalem merkezlerini ziyaret edişinin ardından en sonunda o zamanlar kamuoyunun hayli dikkatini çeken küçük ve tuhaf bir kuram geliştirmişti. Voojagig'in söylediğine göre, kozmosta bir yerlerde, üzerinde insansılar, sürüngensiler, balıksılar, yürüyen ağaçsılar ve süper-zeki mavi tonlarının yaşadığı bütün o gezegenlerin yanı sıra, tamamen canlı tükenmez kalem türlerine ait bir gezegen de vardı. Başıboş bırakılan bütün o tükenmez kalemler, uzaydaki kurt deliklerinden sessizce kayarak, tükenmez kalemlere özgü eşsiz bir yaşamın keyfini çıkarabileceklerini bildikleri bu gezegene doğru yola çıkıyorlardı; tükenmez kalemlere yönelik uyaranlara tepki verdikleri ve genel olarak bir tükenmez kalem için iyi yaşamak neyse öyle yaşadıkları bir yerdi orası. Kuramsal açıdan bakıldığında bu tamamen iyi ve hoş bir yaklaşımdı, ta ki Veet Voojagig birdenbire bu gezegeni bulduğunu ve bir süreliğine orada kartuşu değiştirilebilir, ucuz ve yeşil türde bir tükenmez kalem ailesinin limuzin şoförlüğünü yaptığını iddia edene kadar; bunun üzerine Veet Voojagig sürüldü, hapsedildi, bir kitap yazdı ve sonunda vergi sürgününe gönderildi, ki aslında bu durum kendilerini hak önünde aptal yerine koymaya kararlı olanları bekleyen bilindik bir kaderdi. Bir gün Voojagig'in bu gezegene ait olduğunu iddia ettiği uzay koordinatlarına bir aratırma seferi düzenlendiğinde, üzerinde yaşlı bir adamın tek başına yaşadığı küçük bir gezegen buldular ve adam defalarca iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını söyledi, ama daha sonra yalan söylediği ortaya çıktı. Bununla birlikte, yaşlı adamın Brantis-vogan daki banka hesabına her yıl yatırılan gizemli 60.000 Altair Doları ve elbette ki Zaphod Beeblebrox'un yüksek kârlı ikinci el tükenmez kalem ticareti hâlâ yanıtlanamayan sorular olarak kalacaktı.