- Sahi, ölmek isteyen bir kuş nasıl intihar eder ?
- Tanrı'm, rica etsem bir çocukluk ömür daha ayarlayabilir miyiz bana?
- "Korkuyorum!" "Neden?" "Beni çok üzeceksin!" O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü. Belki de daha ilk günden yaralarımızla eşitlenmiştik birbirimize. Bizi birbirimize çeken benzer yaralar ağzımıza sıçacaktı. Herkes iyi bilir birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır. Acıyla ve yarayla denkleştiğin birine nasıl yalan söylersin?
- "Abi, sen mutsuz musun?" "Nereden anladın kız?" "Kısa kısa konuşuyon hep. Oradan anladım."
- eski evler gibiyiz seninle biz işi bitmiş, içi geçmiş! yine de önümüzden geçen herkes en az bir kere kafasını çevirip saygıyla bakıyor demem o ki seninle biz eski bir hatırayken bile güzeliz...
- Yıllar önce, "İnsanlardan beklentiniz nedir?" gibi bir soruyla karşılaşmıştım. Şöyle cevaplamıştım o soruyu; "Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi, ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlamıyorsanız da, susun..."
- İç döküntüsü...
- "Yine geçti kış baharsız bir yaza hazırlıksız yakalandık olsun zaten neye ne kadar hazır olabilir ki insan size de komik gelmiyor mu ölümün olduğu yerde zaman"
- "Tanrı'm, rica etsem bir çocukluk ömür daha ayarlayabilir miyiz bana?"
- "Kendimden başka herkese tahammül ediyorum bazen Kendimle beraber herkesten nefret etmeme rağmen..."