- Ben ömrümde ilk defa boş bakmanın ne demek olduğunu gördüm. Dün akşam ya da yıllar önce. Ne fark eder? Orada, o an ölmüyor ya insan, daha da ölmezmiş gibi hissediyor.
- İnsanın canının yanmasından çok daha acı bir şey var, artık canının yanamaması! Orada o an batmadın ya dünya, sana da yazıklar olsun!
- Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha seni seviyorum dedim. O da hoşça kal dedi. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki uğurlarken ne dediğini bile tam olarak duyamadım...
- Samimi bir acı, sahte bir mutluluktan daha kötü olabilir mi gerçekten?
- Gidelim buradan... Gögsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmur artık.
- "...Derlerdi.Demekti çünkü onların işi..."
- "Uzatamıyorum çünkü uzun şeyleri kimse sallamıyor.Devir kısa kısa yaşayıp kısa kısa anlatmalar devri."
- "Yanlış yaptığımdan ,hayatımı kendi kendime karmaşıklaştırdığımdan,insanları kendimden uzaklaştırmak için elimden geleni yaptığımdan falan bahsetti.Yine haklıydı."
- "Her şeye inanabilen bir salak olduğumu hiç saklayamadım.Ve tanıdığım neredeyse herkes bu özürümü acımasızca kullandı.Ve sen de,üzgünüm ama sen de farklı değilsin."
- "Gidelim buradan.Burada insanlar kötü.Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar,hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler,bitmeyecek bu hiç bitmeyecek.Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim."