- Kadın haklıydı. Adam aşık. Kadın kızgındı. Adam pişman. Anlatamamanın imkansız incelikteki engeline öyle takılıp kalmıştı ki adam, kadın sustu sitemsiz, o bekledi çaresiz.. Kadın mağdurdu. Adam mağrur. Sonra gece oldu. Zaten ne olursa olsun bir şekilde gece olur. Adam tek bir güzel sözle bütün yanlış anlamaları sağaltacak. Umurunda değil adamın haklı olmak ya da olmamak. Adam sadece seviyor. Adam bekliyor. Çaresiz. Kadın.. Bilmiyor adam. Adam aşık. Kadın da ihtimal.. Beklemekle ilgili bir sürü güzel laf geliyor adamın aklına. Utanıyor ama, yazamıyor hiçbirini. Sadece bekliyor. Mahçup. Beklentisiz affın gölgesine sığınıp bekliyor. Kadın haklı. Adam aşık?
- Sesinde bir kırıklık olur bazen. O kırıklık yüzlerce kilometre uzaktan bana kadar gelir. Öyle zamanlarda ne yapacağımı bilemem. Eğer bir şeyler söylersem belki daha kötü olur diye korkarım. Sonra sen o suskunluğu yanlış anlarsın. Daha fazla uzatmadan kapatırız. Sen uyumaya gidersin. Ama benim aklım sende kalır. Kapatır kapatmaz özlemeye başlarım. Kapatır kapatmaz aramak isterim seni. Yapamam. Duvarlar üzerime gelir gibi olur. Evden dışarı atarım kendimi. Nereye gideceğimi bilemem.
- Sonra uzanır, hayalimdeki gölgene sarılır tüm bunları sana fısıltıyla anlatırım. O an duymazsın belki sesimi. Ama gece melekleri daha sonra iletmek için sana bunları, söylediğim her şeyi kaydederler...
- Umutsuzluğa kapılır gibi olduğumda orta boy bir harita alıp önüme sanal bir yolculuk yapıyorum kalemimin tersiyle. Buradan yola çıkıyorum dört saniye sonra yanına geliyorum. Çok özlediğim zamanlar daha küçük haritalar kullanıyorum. Hani şu ders kitaplarının arkasında olanlardan. O zaman aramızdaki mesafe iyice kısalıyor. Bazen de iki elimde iki kalem, biri senin oradan biri de benim buradan aynı anda harekete geçiyor. İki saniye içinde ortalarda bir yerlerde buluşuyoruz. Sonra kapıya çıkıp bir sigara içiyorum. Annem şey dedi az önce ?Odada sigara içmesene, soğuk havalarda havalandırmak zor oluyor. Hem bu harita da ne böyle?? Ülkemizin güzelliklerine bakıyorum anne diyorum. Seyahat ediyorum desem anlamaz şimdi. Ama sözünü dinliyorum ve odada sigara içmiyorum. Aklımda kaldığına göre sevdiğim ama adını hatırlayamadığıma göre çok da önemsemediğim bir yazar şuna benzer bir şey söylemişti. İnsan geçmişi düşünür, geleceği hayal eder, şimdiyi de yaşar. Ben ise şimdiyi de hayal ediyorum.. Ben de. Ben de aynen öyle yapıyorum..
- Köpeklerle mesafeli bir ilişkim var ama kedilerden hiç hazetmiyorum. Ekseriyetle canım sıkkın ve mütemadiyen depresyona giriyorum. Hatta aynı gecede bir kaç kez depresyona girip çıkacak kadar yalama ettim güzelim hastalığı. Ağaçlardan en çok çam ağacını, parklardan Şirintepe Parkı?nı, takımlardan beşiktaşı ve kadınlardan dünyanın en güzel kadınını seviyorum. Çam ağacı meyve vermiyor, parkı yakında tadilata sokacaklar, beşiktaş avrupa kupalarından men edildi ve galiba sevdiğim kadın beni sevmiyor. Gerçi seviyor da olabilir, bilmiyorum. Yağmur yağarken kendimi iyi hissediyorum, hiç açıklayamayacağım bir neden yüzünden yağmuru tanrının bana bir kıyağı olarak görüyorum.
- Kötü alışkanlıklarım olup olmadığını sordu sonra. Beher seviyede içki ve sigara kullandığımı, mütemadiyen iddaa ve at yarışı oynadığımı, ayrıca da Kafka okuyup Ferdi Tayfur dinlediğimi söyledim. İçki ve sigara makul seviyeye çekilebilir, şans oyunlarından da el ayak çekmek mümkün ancak Kafka ve Ferdi Tayfur pazarlık konusu bile yapılamaz diye de ekledim.
- Cebimde yarım paket sigara vardı, akşam Beşiktaş'ın maçı vardı, annemin yüksek tansiyonu vardı, çevremde koşuşturan herkesin çok işi vardı, galiba bir tek benim hiçbir şeyim yoktu.
- Kendimi tek bir cümleyle tanımlamam gerekse ?tam olarak hiçbir şey ama herşeyden de birazcık? diye tarif ederim.
- Beklerken bir kaç saat geçti. Yanımdan üç beş otobüs, beş on kedi, yirmi otuz insan geçti. Parkın üzerinden siyahın bir sürü tonu geçti. Sıkılıp eve döndüm, kumandaya gitti elim, ekrandan peş peşe programlar geçti. Önümden elinde çay bardağıyla annem geçti. Uzaktan trenler geçti. İçimden kısık sesle söylenen şarkılar geçti. Hatta bir ara içim geçti. Beklerken bir sürü şey geçti, zaman bir türlü geçmedi.
- Lüzumsuz tevazu kıytırıklığına girmek istemem, bir gün herhangi bir şeyi ciddiye alırsam muhakkak üstesinden gelirim diye düşünüyorum. Ama ne zaman bir şeyi birazcık ciddiye almaya kalksam, sikindirik bir gülme geliyor bana, kendimi tutamıyorum. Ömrü hayatımda yaptığım en ciddi iş bir kadını deli gibi sevmek oldu, o da bir melekmiş, ben nereden bileyim. Oturdum ciddi ciddi sevdim onu, yüzüne hasret ölüp gideceğim muhtemelen.. Velhasıl bir gün yazmayı ciddiye alırsam tek satır bile yazmam, öğretmenliği ciddiye aldığım gün istifa ederim, hayatı ciddiye alırsam da kafama sıkarım!